“Şu sahrâda bir nar görünür. Ben derim nurdur; nar olsa da eski nardan kalma zayıf, yukarı tabakasıdır. Geliniz, etrafına halka tutup temâşâ edelim.” cümlesini devamıyla açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Üstadımız İkinci Meşrutiyet'in ilanında, Doğu'daki medrese, tekke ve zaviyeleri ve mühim merkezleri gezerek hürriyet ve meşrutiyeti anlatmış. “Eski hâl muhal ya yeni hâl ya izmihlal” diyerek, istikbal planlamaları ve hizmetleri yapmak üzere Anadolu'nun mühim insanlarını ikna etmeye ve isyan etmekten onları vaz geçirmeye ciddi gayretler göstermiştir. Münazarat isimli eserini de böyle bir seyahatin neticesinde telif etmiştir.
Sahrada uzaktan görünen nar: Meşrutiyetin Anadolu'ya; ağalar, beyler, paşalar, meşayih ve müderrislerce yanlış anlatılan şeklidir. Bu; ateşe benzetiliyor. Üstadımız ise; uzaktan ateş gibi görünen meşrutiyet nimetinin nar değil, bir nur olduğunu müjdeliyor.
"Nar gibi görünse de eskiden ateş gibi ve yakıcı olan istibdadın zayıf kalan; ancak menbaı kurutulmakla üstte görünen az bir kısmıdır."(1)
diyor. Gelin bizim de iştirakimiz ve kabulümüzle, ilgi ve alakamızla etrafını çevirip, iyice bir temaşa edelim.
Yani sizler; yanlış telkinatla nuru, nar olarak görüyorsunuz. Etrafını çevirip halka tutarak, iyi bir temaşa ile bunun nar olmayıp nur olduğunu müşahede edeceksiniz.
Sizler de ilgi ve alaka gösterir, meşrutiyet için çalışırsanız o azıcık üst tabaka olan nar da söner.
Şayet yakından temaşa edebilirsek; nur ise, zaten istifaze edip hürriyet nimetinden faydalanacağız.
Eğer muhaliflerinin anlattıkları gibi hürriyet ve meşrutiyet ateş ise, içine düşüp; yani müsebbibi olmadık ki bizi yaksın.
Meşrutiyet'in ilanında; sizler bizzat işin başında ve ortasında olmadığınızdan, sorumlu değilsiniz ki, idareciler tarafından ceza göresiniz.
Demek her halukarda meşrutiyeti güzel ve doğru karşılamakta fayda vardır. Yanlış telkinata kulak vermeyiniz. O nar değil belki inşallah bizler için nurdur.
Nar ve Nur tabirleri ise;
Nur; meşveret, hayır, güzellik, huzur, saadet, fayda ve hürriyet anlamına kullanılmaktadır.
Nar; istibdat, tahakküm, esaret, geri kalmışlık, ihtilaf, zaruret ve sefalet anlamına gelmektedir.
Üstadımız Meşrutiyeti nur mahiyetinde görürken, yanlış telkinat ve bilgilendirmelerle birileri de nar (ateş) olarak değerlendirmektedir.
(1) bk. Münâzarat, Sualler ve Cevaplar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü