"Tek bir ilâcı bulmuş, o da romanlarıymış. Kitap gibi bir hayy-ı meyyit, sinema gibi bir müteharrik emvat. Meyyit hayat veremez." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Burada Batı medeniyetinin zevk ve beğeni ayarları ile Kur'an’ın yüksek ve ulvi zevkleri arasında bir mukayese yapılıyor.
Edebiyat üç temel konu üzerine bina olmuştur. Güzellikler ve ona olan aşk. Kahramanlık ve yiğitlik. Hakikatin tasvir ve betimlenmesi.
Batı edebiyatı zalim ve despotların zulüm ve gaddarlıklarını alkışlar. Kuvvete tapmayı telkin eder. Güzellik ve aşkta sadece suret ve cinselliği ön plana çıkarır, siret ve ahlak güzelliğini vurgulamaz. Şehvetin adi zevklerini insanlığa şırınga ediyor edebi eserleri ile. Hakikati tasvir sadedinde ise hakkı değil sureti resmeder. Sanat-ı İlahiyeye tabiat nazarı ile bakar.
Batı edebiyatında aşktan kasıt, suret ve madde bağımlılığıdır. Küfür ve sapkınlıktan gelen ruh ve kalbin ağlamalarını, edepsiz edebiyatı ile uyutup avutmaya çalışıyor; ama hakiki bir teselli değil geçici bir uyutma oluyor.
Ruh ve kalbin ızdırap ve hüznünden ölmüş halini, roman ve sinema gibi vasıtalarla hayatlandırmaya çalışıyor, ama hayat veremez. Mazideki olayları tiyatro ve sinema gibi vasıtalarla yeniden canlandırmaya çalışsalar da Batının karanlıklı bakış açısı ancak hortlatır. İnsanları hep suret güzelliğine sevk ediyor, gözü hep şekle hapsediyor, soyut ve yüksek bir hakikat ve güzellik tanımıyor.
Roman ve sinemalarında güya insanları fenalıktan kaçındırmak için zahiren "ahlaksızlık kötüdür" der. Zararlı neticeleri gösterir. Ama batılı ve ahlaksızlığı öyle bir tasvir eder ki ağız suyu akıtır, akıl o çirkinliğe müptela olur. Tamir ediyorum derken bozar dağıtır. Batı edebi eserlerine dikkat ile bakıldığında, haram ve ahlaksızlığa karşı iştah açar, hevesi teşvik eder hissiyatları kamçılar. Güya insanlara doğru yolu gösterir.
Özetle, İslam terbiyesi ile yetişmiş bir medeniyetin ürünleri ile Batı terbiyesi ile yetişmiş bir medeniyetinin ürünleri arasında çok fark vardır. Batı her şeyin suretini gösterir, İslam ise her şeyin hakikatini ve özünü gösterir. İslam kainatı ve içindekileri Allah’ın hikmetli ve güzel bir sanatı olarak gösterirken, Batı ise kâinatı ve içindekileri beğenmeyip kendi bozuk hevasına uygun şekillere sokar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Avrupa ikidir. Birisi, İsevîlik din-i hakikîsinden aldığı feyizle hayat-ı içtimaiye-i beşeriyeye nâfi san'atları ve adalet ve hakkaniyete hizmet eden fünunları takip eden bu birinci Avrupa'ya hitap etmiyorum. Belki, felsefe-i tabiiyenin zulmetiyle, medeniyetin seyyiâtını mehâsin zannederek beşeri sefâhete ve dalâlete sevk eden bozulmuş ikinci Avrupa'ya hitap ediyorum. On Yedinci Lem'a
Biz menfi Avrupadan bahsediyoruz Avrupa külliyen böyle demiyoruz. Ayrıca Üstamızın ibarelerini esas alarak bir meal yapmışız yani cevabımız yorumdan çok mealdir. Risale-i Nuru dikkatli ve hazmederek okursanız cevabın mahiyetini anlarsınız.
Her dönem şer ve küfrün sureti değişsede ruhu ve özü aynıdır Yunan, Roma ve Batı denklemi gibi.
Eski Roma, Yunan'ın iki dehâsı vardı; O iki ruh, şimdi de cesedleri değişmiş. Alman, Fransız oldu.. ifadesinde olduğu gibi.
Üstad, lemeatda; Tek bir ilâcı bulmuş, o da romanlarıymış. Kitap gibi bir hayy-ı meyyit, sinema gibi bir müteharrik emvat. Meyyit hayat veremez." demiş, burada, Avrupa, romanları bir ilaç gibi sunuyor, ama hakikat noktasında gerçek ilaç değil, bilakis insanların manevi hastalıklarını daha da arttırıyor. Bir canlı cenaze ve hareketli ölüler hayat veremez diyor, gayet açık, zaten üstad konunun başında şöyle söylüyor:
"Ulaşmaz dest-i edeb-i garb-ı hevesbâr-ı hevâkâr-ı dehâdâr
De'b-i edeb ebed-müddet Kur'ân-ı ziyâbâr-ı şifâkâr-ı hüdâdâr"
( Batının heva ve hevese dayalı dehasından kaynaklanan edebiyatı, Kur'ân'ın sonsuza kadar ışık ve şifa saçan hidayet verici ve saf edep olan edebiyatına ulaşmaz.)
Roman, sinema, müzik, karikatür vs şeyler birer araçtır hayırda kullanılırsa güzel olur şerde kullanılırsa çirkin olurlar. Batı kendi bozuk duygu ve ruhunu bu araçlarla yaymaya çalışıyor. Bizde bu araçları hayırda kullanabiliriz. Özetle biz romana değil romanın şerre alet edilmesine karşıyız. Batılı yazarların hepsi romanı şerre alet etmiş de demiyoruz.