"Tenkir-i meçhuliyeti ifade eden tenvin ise, o maraz pek gizli olduğundan ne görünmesi ve ne de tedavisi mümkün olmadığına işarettir." cümlesini nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
" فِى قُلُوبِهِمْ (Kalplaerinde) kelâmının مَرَضٌ (hastalık) kelimesi üzerine takdimi iki cihetle hasrı ifade eder. Biri: Maraz başka uzuvlarda değil, ancak kalblerdedir. Diğeri: O kalbler de ancak münafıkların kalbleri olup, başkaların kalbleri değildir. Bu iki hasırdan târiz suretiyle anlaşılır ki, nur-u imanın, insanın bütün ef’al ve âsârına sıhhat ve istikameti vermek, şanındandır. Ve yine anlaşılır ki, fesad kalbdedir. Birşeyin esası, kalbi bozuk olursa teferruatını tamir etmek bir faideyi teşkil etmez. Ve yine anlaşılır ki, fıtrattan hakikat çıkar. Fıtrat, hakikatlere merci bir masdardır. Fesat ve harap ise ârızî bir marazdır. Çünkü eşyada asıl sıhhattir. Maraz ise ârızîdir. Binaenaleyh, onlar, “Nifak ve fesadımız fıtrîdir. İhtiyarî olmadığından mûcib-i ceza değildir” diye itizarda bulunamazlar. Tenkiri, meçhuliyeti ifade eden tenvin ise, o maraz pek gizli olduğundan ne görünmesi ve ne de tedavisi mümkün olmadığına işarettir." (1)
Burada muhtemel iki mana vardır.
Birisi; kalbi küfür ve nifak ile kokuşmuş olan bir kafirin, kalbinin tedavisini ancak Allah yapabilir, insanlar buna güç yetiremez, anlamındadır. Kafirin kalbindeki bu nifak hastalığının teşhisi, o kadar derin ve incedir ki, insanlar bunu göremez, göremediği bir şeyi de tedavi edemez, görse bile bu nifak çok derin olduğu için tedaviye güç yetiremez demektir.
Diğer bir mana; tedaviyi imkansız kılan şey, kafirin küfürdeki tercih ve ısrarıdır. Yani tedaviyi kafir kabul etmedikçe, onun kalbini tedavi etmek mümkün değildir anlamındadır. Tedavi ancak kafirin tercih ve kabul etmesi ile mümkündür. Öyle ise bu hastalıktan doğan mesuliyet, tedaviyi imkansız kılan kafire aittir, tedavi etmeyen hekime ait değildir.
(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz - Bakara Sûresi, Âyet: 9,10
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü