"Tesir de hamiyet-i İslâmiyenin heyecanı ve vicdanların ihtisasına vabestedir. Cazibedar olan unvan-ı İttihad-ı Muhammedî ile herkesin vicdanına karşı bir pencere açıyoruz." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Din nasihattan ibarettir. Nasihatta tesir lâzım... Tesir de hamiyet-i İslâmiyenin heyecanı ve vicdanların ihtisasına vabestedir. Biz de cazibedar olan unvan-ı İttihad-ı Muhammedî ile herkesin vicdanına karşı bir pencere açıyoruz. Volkan gibi ceraid-i diniye ile nasayih-i diniyeyi, o mütehassis ve müteheyyiç vicdanlara yağdırmak istiyoruz. Bu teşebbüsata mâni olanlara deriz ki:"
"Şems ve kamerin ziya ve nurundan tevellüt eden bazı mazarrat-ı cüz’iye için tulûlarına muhalefete kalkışan mecnunlar gibi, Şeriat-ı Garra ve ma’kesi olan İttihad-ı Muhammedî, bazı cüz’î ağrazların karışmasıyla tecellilerine mâni oluyorsunuz. Bir mazarrat-ı cüz’î için menfaat-i umumiye-i âlem ihmal olunmaz..."(1)
Efendimiz (a.s.m) "Din nasihattir."(2) buyurmaktadır. Nasihatın da tesirli olabilmesi için hikmetli olması gerekir. Bu da ancak İslami hamiyetin heyecanına ve vicdanların hissiyata gelmesiyle mümkündür. Üstadımız da "İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti"nin bir vazifesinin herkesin vicdanında bir pencere açmak olduğunu ifade ediyor. Dini gazeteler ile bu dini hakikatleri o hassas ve vicdanlı insanlara volkan gibi yağdıracağız.
Güneş ve Ay'ın doğmasında insanlık için sayısız fayda ve güzellikler var, ama bunun yanında bazı cüzi ve küçük olumsuzlukları da bulunuyor. Bu küçük olumsuzlukları gidermek adına Güneş ve Ay'ın doğmamasını arzu etmek, daha büyük bir olumsuzluk daha büyük bir cinayettir.
İslam dininin insanlar nezdinde ve vicdanında yeniden doğması ve canlanması için bir hareket bir akım başlatmak gerekir. Bu akımın sayısız fayda ve güzellikleri yanında bazı cüzi ve küçük olumsuzlukları olabilir. Bu küçük olumsuzluklar yüzünden bu akıma külliyen karşı çıkmak çok büyük bir zulüm ve haksızlık olur.
“.., Şeriat-ı Garra ve ma’kesi olan İttihad-ı Muhammedî, bazı cüz’î ağrazların karışmasıyla tecellilerine mâni oluyorsunuz. Bir mazarrat-ı cüz’î için menfaat-i umumiye-i âlem ihmal olunmaz.”
cümlesinde de bu inceliğe işaret ediliyor.
Hiçbir düşünce ya da ekol, yüzde yüz mükemmel olamaz, mutlaka birkaç yönden hatalı ve olumsuzluklar barındırabilir. Bize düşen hatasız akım aramak değil, sevabı ağır basmış akımlara destek vermek olmalıdır.
Netice, Üstadımız böyle bir akım başlatmayı murat ettiklerini ifade ediyor ve o dönem şartları içinde bu akıma karşı çıkanların olduğu da belli oluyor. Diğer paragrafta ise o karşı çıkanlar insafa davet ediliyor.
Dipnotlar:
(1) bk. Asar-ı Bediyye, Makaleler, Makale-13, (Lemean-ı Hakikat ve İzale-i Şübehat), İttihad Yay., İstanbul 2002, s. 534.
(2) bk. Buhârî, İman, 42.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar