"Uhrevi inkılabatında, berzahî etvarında ve dünyevi inkılabatının müsadematı altında ezilen, bozulan ve ebedî seferde sana arkadaşlığa muktedir olmayan işleri bırak,.." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Kendi nefsime hitaben demiştim: Ey gafil Said! Bil ki, şu âlemin fenasından sonra sana refakat etmeyen ve dünyanın harabıyla senden mufarakat eden bir şeye kalbini bağlamak sana layık değildir. Hususen senin asrının inkırazıyla seni terk edip arka çeviren ve bahusus berzah seferinde arkadaşlık etmeyen ve hususen seni kabir kapısına kadar teşyî etmeyen, hususen bir iki sene zarfında ebedî bir firakla senden ayrılıp günahını senin boynuna takan, hususen senin rağmına olarak husulü anında seni terk eden fâni şeylerle kalbini bağlamak kâr-ı akıl değildir." (Lem'alar, On Yedinci Lem'a, Birinci Nota.)
Bu notada dünya hayatının insan kalbindeki sonsuz muhabbet kabiliyetine cevap veremeyeceği izah edilerek, kalpler Allah’a ve ahirete yönlendiriliyor.
Kalp ancak Allah’a iman ve muhabbet ile tatmin olabilir. Meşru olmayan muhabbetlerin içinde bir azap vardır. Bu azaplardan en önemlisi de firak ve ayrılık acısıdır. Şayet insan, Allah’ı sevmek için verilen kalbini mecazi şeylere sarf eder ve kalbini onlara bağlarsa, sonunda ayrılık vakti geldiğinde, sevdiği her bir mecazi sevgi ona müthiş bir azap ve acı kaynağı olur.
"Kalpler ancak Allah'ın zikriyle tatmin olur." (Rad, 13/28)
Âyetinde de ihtar ve ikaz edildiği gibi, insan kalbini tatmin edip doyuracak tek şey İlâhî marifet ve muhabbettir.
"Aşk, şiddetli bir muhabbettir. Fâni mahbublara müteveccih olduğu vakit ya o aşk kendi sahibini daimî bir azap ve elemde bırakır veyahut o mecazî mahbub, o şiddetli muhabbetin fiyatına değmediği için baki bir mahbubu arattırır; aşk-ı mecazî, aşk-ı hakikiye inkılap eder."
"İşte insanda binlerle hissiyat var. Her birisinin aşk gibi iki mertebesi var: Biri mecazî, biri hakikî." (Mektubat, 9. Mektup)
Mevcudatı Allah hesabına, O'nun isim ve sıfatlarının tecellisi ve eserleri olduğu için seversek, marifet ve muhabbete vesile olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Buradaki bir iki sene ne olabilir?
Bir iki sene ifadesi dünyevi zevk ve lezzetlerin kısa ve fani olduğuna işaret ediyor. Mesela ortalama 60 sene yaşayan bir adamın damak tadının müddeti hesaplansa yaklaşık bir iki sene ya olur ya olmaz. En güzel baklavanın tadı damakta bir iki dakika ya durur ya durmaz. Bunu diğer cismani lezzetlere de tatbik edebiliriz.
İnsan ne kadar zengin ve güçlü de olsa lezzet açısından dünya hayatından azami istifade edeceği süre birkaç yılı geçmez. Üstelik bu lezzetler helal yoldan değil de haram yoldan temin edilirse cezası çok ağır ve çetindir.
Bir iki sene ifadesi dünya zevklerinin ne kadar hızlı, fani ve temelsiz olduğuna işaret ediyor.