"Umum eşyada, hususan zihayat masnularda, hikmetli bir kalıptan çıkmış gibi, her şeye bir miktar-ı muntazam ve bir suret, hikmetle verildiği ve o suret ve o miktarda, maslahatlar ve faideler için eğri büğrü hudutlar bulunması..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Bilindiği gibi bir şeyin kalıbı ne şekilde yapılırsa, içine dökülen madde de o şekli alır. Varlık âleminde her şey kendi mahiyetine en uygun bir şekil alıyor. Her şey “hikmetli bir kalıptan çıkmış gibi” muntazamdır. Ortada maddi kalıplar bulunmadığına göre, bu kalıplar manevidirler.
Eşyanın ilahi ilimde tayin ve takdir edilen şekline mahiyet deniliyor. Bir şey ilahi ilimde nasıl bir mahiyetle takdir edilmişse, yaratıldığında da ona göre varlık âlemine çıkıyor ve hakikat oluyor.
Üstad Hazretleri On Birinci Söz’de hayatın mahiyeti hakkında “sıfat ve şuun-u ilahiyenin bir mikyası” ifadesini kullanır. İşte sözünü ettiğimiz bu hakikatin anlaşılmasının da mikyası insanda mevcuttur. Şöyle ki;
Biz bir cümleyi zihnimizde nasıl kuruyorsak, kalemimizin ucundan o şekilde dökülüyor. Yani ilmimizdeki cümle manevi bir kalıp, yazdığımız cümle ise onun kalıptan çıkmış şekli oluyor.
İşte kader, bütün eşyanın her şeyiyle ilahi ilimde takdir edilmesi, kaza ise o takdire göre yaratılmasıdır. “Kader dairesinde suretleri ve şekilleri tertip edilen ve kudretin destgâhında vücutları verilen” ifadesi bu dersi vermektedir.
Üstad Hazretleri mahlukat için “kelimat-ı kudret” tabirini kullanır. Her mahlukun mahiyeti onun manevi planıdır, atomlar ise mürekkep vazifesi yaparlar. Harfler ve onlardan teşekkül eden kelimeler birbirinden farklı olacaktır ki ortaya bir yazı çıksın. Tamamı aynı harflerden müteşekkil bir yazıdan söz edilemez.
Otuz İkinci Söz’den konumuza ışık tutan bir cümle:
" Çünkü bizden çok aşağı olan ve bizim taht-ı nezaretimizde bulunan hayvanat ve nebatatın kemal-i intizamları gösteriyor ki, bizdeki karışıklıklar bir nevi kitabettir."
Vücudumuzda bunun çok misallerini görüyoruz. Bedenimizdeki “eğri büğrü hudutlar” hep hikmet doludur. Doktorlarımız, kulağın o “eğri büğrü” şeklinin işitme faaliyetinde çok büyük bir rolü olduğunu söylüyorlar. Parmaklarımız düz olsaydı, hiçbir iş göremezdik. Bedenimizdeki bütün organlardan kâinattaki bütün varlıklara, sistemlere kadar her şeyde bu hakikat hükmünü icra etmektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü