"اُنْزِلَ mâziye delâlet eden heyeti itibarıyla, henüz nâzil olmayanın nüzulü, nâzil olanın nüzulü kadar muhakkak olduğuna işarettir." Devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"5. اُنْزِلَ mâziye delâlet eden heyeti itibarıyla, henüz nâzil olmayanın nüzulü, nâzil olanın nüzulü kadar muhakkak olduğuna işarettir." Maahaza, يُؤْمِنُونَ’deki istikbâl, اُنْزِلَ’nin mâziliğinden neş’et eden noksanı telâfi eder. Yani henüz nâzil olmayan kısım اُنْزِلَ’nin şumulü dahilinde değilse de, يُؤْمِنُونَ’nin şumulü altındadır.(1)

Bu cümlenin izahı: Kur’an peyderpey inen bir kitap olduğu için, Kur’an’ın inen kısmı henüz inmeyen kısmının teminatı ve garantisi altındadır. Çünkü Kur’an ayetlerinin hepsi mu’cizedir; önce inen kısmı bunu insanlara ispat edip, onları inecek olanlara hazırlamıştır. Yani inen ayetler sayesinde insanlarda "Acaba inecek olan ayetlerde kabul edilemez bir hüküm ya da makul olmayan bir şey var mı?" endişesi tamamen zail olmuştur.

"Maahaza, يُؤْمِنُونَ’deki istikbâl, اُنْزِلَ’nin mâziliğinden neş’et eden noksanı telâfi eder.

Kur’an yeni inerken, gelecekte olacak şeyleri geçmiş zaman siğası ile ifade etmesi, yani geleceği geçmiş gibi anlatması hâlihazırdaki dinleyen adamı heyecanlandırır. Zira o adam anlar ki, kendinden başka kimselerin de gelecekte bu hitapları dinleyeceğini anlar ve muhatabın sadece kendisi olmadığını bilir.

Hakikaten insan istikbalde olacak hâdiseleri olmuş gibi anlatan bir kitap karşısında heyecanlanır. Merakı birden bine çıkar. Kehanetlerin insanlar nezdinde cazip olması bundan olsa gerek. İnsanlar daima geleceğe alaka duyarlar.

“Bilirsin ki, en ziyade insanı tahrik eden meraktır. Hatta eğer sana denilse, ‘Yarı ömrünü, yarı malını versen, Kamer’den, Müşteri’den biri gelecek; Kamer’de, Müşteri’de ne var, ne yok, sana haber verecek. Hem doğru olarak senin istikbalini ve senin başına ne geleceğini gösterecek.’ Elbette bilâ- tereddüt vereceksin.” (19. Söz, 10. Reşha)

Bunun misalleri Kur’an’da çoktur. Bunlardan en barizleri ölümden sonraki hayattır. Yani Kur'an’ın ileride başımıza gelecek hâdiseleri bize birer birer tasvir etmesi, muzari (geniş zaman)nin mazi (geçmiş zaman) memleketine misafir olmasına misaldir. Kabir, haşir, mahşer, sırat buna müşahhas misallerdir.

Mazinin müzariye misafir gelmesi ise, insanlarca gaybî olan ilk yaratılış, ruhlar âlemi, geçmiş peygamberlerin hayat hikâyeleri gibi hâdiselerin, Kur’an’da genişçe izah ve ispat edilmiş olmasıdır. Yani hâlihazırdaki adam için geçmiş ve gelecek, ayetler ekranında bir anda izleniyor denilebilir.

Kur’an’ın inen kısmı, toplumu iman açısından öyle bir seviyeye çıkarmış ki, istikbali de içine almıştır. Yani iman bütün halinde inmişken, ayetler peyderpey mazi ve istikbal periyodu ile inmektedirler. Sahabeler Kur’an’a toptan iman etmiş ama, Kur’an peyderpey nazil olmuştur, diye özetleyebiliriz.

"Bunda, çok lâtif bir belâgat vardır. Şöyle ki:

"Bir adam, kendisine göre henüz geçmemiş bir şeyi mâziye delâlet eden bir sîga ile işittiği zaman, zihni heyecana gelir, ayılır. Anlar ki, muhatap yalnız o değildir. Belki, arkasında muhtelif mesafelerde pek çok ayrı ayrı taifeler, saflar bulunmakla, kendisine tevcih edilen hitapları, nidaları, İlâhî hitabeleri, arkasında bulunan bütün o taifeler işitir gibi zihnine gelir."(2)

Kur’an, bazen eşsiz bir üslup ile geçmişteki hâdiseleri, şimdiki zamana getirip insanların zihin ve hayal dünyasına takdim ederek, maziyi hazır zamanda seyrettiriyor. Bazen de kıyamet, yeniden diriliş, mahşer, sırat, cennet ve cehennem gibi istikbalde vuku bulacak büyük hâdiseleri hazır zamana getiriyor.

Evet, Kur’an mahşerdeki bir hâdiseyi geçmiş zaman siğası ile kullandığı zaman, muhatabı heyecana geliyor. Muhatap ileride yaşayacağı bir hâdiseyi şimdi yaşamış gibi bir tat alıyor.

Meselâ; Asr-ı saadetteki bir Müslüman, âhir zaman hâdisatını, o zamanda işittiğinde, âhir zamandaki Müslümanlarla hissî beraberlik yaşıyor. Kur’an beliğ ve veciz üslubu ile zaman ve mekân kaydını kaldırıp, bütün Müslümanları aynı zaman ve mekânda imiş hissiyatına ve fikrine taşıyor. Böyle bir ilim, böyle bir belağat başka kelamlarda bulunmuyor.

Dipnotlar:

(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Sûresi, 4. Ayetin Tefsiri.
(2) bk. age.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 8.467
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Zehra Antarili
Özete bu kadar açıklamayı üstadımız kısaca anlatmış sizi de tebrik ederim..
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...