"Onun mazmunları ile yine Kur’an’a karşı çıkmamış; hiçbir zaman çıkamaz, geçti zaman-ı imtihanı." Bundan sonra hiç mi getirilemez?
Değerli Kardeşimiz;
"Öyle ise umumun fevkindedir. Mazmunları o kadar zamanda, kapı açık, beşere vakfedilmiş; kendine davet etmiş ervâhıyla ezhânı. Beşer onda tasarruf, kendine de mal etmiş. Onun mazmunları ile yine Kur’an’a karşı çıkmamış; hiçbir zaman çıkamaz, geçti zaman-ı imtihanı. Sair kitaplara benzemez, onlara makîs olmaz. Zira yirmi sene zarfında müneccemen hâcetlere nisbeten nüzulü, müteferrik, mütekatı’, bir hikmet-i Rabbânî." (Sözler, Lemeat, Îcaz ile beyan i’câz-ı Kur’an)
Bu cümlede Kur’an-ı Kerim’in eşsizliği, insanüstü yapısı ve ilahi hikmetle indirilmiş olmasının izahı yapılmaktadır. Bediüzzaman Said Nursi, burada Kur’an’ın beşer kelamı olmadığını, ona benzer hiçbir kitabın bulunamayacağını ve onun indirilişinin bile hikmetli olduğunu vurgulamaktadır.
Ekseri deha seviyesinde filozof, edebiyatçı, alim, şair, müctehid ve bilginlerin geçmişte kalması ve onların Kur’an karşısında aciz kalmaları gelecekte de bir şey yapılamayacağının habercisi ve işaretçisi gibidir.
“Onun mazmunları ile yine Kur’an’a karşı çıkmamış; hiçbir zaman çıkamaz, geçti zaman-ı imtihanı.”
Kur’an’ın içerdiği hakikatler hiçbir zaman ona ters bir durum oluşturmamış, beşer mantığıyla çelişmemiştir. "Geçti zaman-ı imtihanı" Kur’an, on dört asırdır ilmî, fikrî ve manevi tüm imtihanlardan geçmiş, hiçbir zaman geçersiz hâle gelmemiştir.
Diğer bir incelik zaman ve dönem açısından içinde yaşadığımız ahir zaman eskiye kıyasla dar ve az bir dönemi ve az bir zamanı temsil ediyor. Uzun dönemlerde uzun bir zaman diliminde Kur’an’a meydan okunamamışsa geriye kalan az bir zamanda meydan okunma şansı ve oranı düşmüş ve düşer demektir.
Maçın 90 dakikasında ezici bir oyun üstünlüğü ile 5-0 galip olan bir takımın son 5 dakikada ve uzatmalarda 6 gol yiyip mağlup olması pek mümkün değildir.
“Sair kitaplara benzemez, onlara makîs olmaz.” Kur’an, insanların yazdığı diğer kitaplara benzemez. "Makîs olmaz", yani kıyas edilemez, onlarla ölçülemez; çünkü beşer kelamı değildir.
“Zira yirmi sene zarfında müneccemen hâcetlere nisbeten nüzulü, müteferrik, mütekatı’, bir hikmet-i Rabbânî.”
Kur’an, yirmi üç yıl boyunca, ihtiyaçlara göre ve farklı olaylar vesilesiyle indirilmiştir. Buna rağmen, "Nüzulü müteferrik, mütekatı’", ayetler ve sureler belli bir düzen içinde, belirli hikmetlere binaen peyderpey inmiştir. Bu bile onun ilahi olduğunu gösterir. Eğer bir insan tarafından yazılmış olsaydı, tamamı tek seferde yazılırdı. Ama Kur’an, hadiselere göre inmiş ve her olayda en uygun çözümü sunmuştur.
Netice:
Bu ifadeler, Kur’an’ın eşsizliğini, ilahi hikmetle gönderildiğini ve insanlar tarafından yazılmış kitaplarla kıyaslanamayacağını vurgulamaktadır. Bediüzzaman burada, Kur’an’ın hem akıl hem de ruh dünyasını etkileyen benzersiz bir kitap olduğunu ortaya koymaktadır.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü