Kur'ân'ın "İnsaniyeti saadete sevk eden hakikî mürşidi ve hâdîsi" olmasını izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Ve insaniyeti saadete sevk eden hakiki mürşidi ve hâdîsi..." (İşârâtü’l-İ’caz)
Üstad Hazretlerinin bu tarifleri hep ayetlerden muktebestir. Mesela Kur’an’ın insanlar için hidayet olduğu şu şekilde zikredilir:
هُدًى لِلْمُتَّقينَ
"Bu kitap muttakiler için bir hidayettir." (Bakara Suresi, 2)
شَهْرُ رَمَضَانَ الَّذي اُنْزِلَ فيهِ الْقُرْاٰنُ هُدًى لِلنَّاسِ
"Ramazan öyle bir aydır ki onda Kur’an indirilmiştir; insanlara bir hidayet olarak." (Bakara Suresi, 185)
وَنَزَّلْنَا عَلَيْكَ الْكِتَابَ تِبْيَانًا لِكُلِّ شَيْءٍ وَهُدًى وَرَحْمَةً وَبُشْرٰى لِلْمُسْلِمينَ
"Sana bu kitabı her şey için bir açıklama ve Müslümanlar için bir hidayet, bir rahmet ve bir müjde olarak indirdik." (Nahl Suresi, 89)
تِلْكَ اٰيَاتُ الْقُرْاٰنِ وَكِتَابٍ مُبينٍ هُدًى وَبُشْرٰى لِلْمُؤْمِنينَ
"Bunlar Kur’an’ın ve apaçık bir kitabın ayetleridir. Müminler için bir hidayet ve müjdedir." (Neml Suresi, 1-2)
هٰذَا هُدًى
"İşte bu (Kur’an) bir hidayettir." (Casiye Suresi, 11)
Daha bunlar gibi birçok ayet-i kerimede Kur’an’ın insanlar için bir hidayet olduğu beyan buyurulmuştur.
Bu makamda akla şöyle bir sual gelebilir:
- Bazı ayetlerde Kur’an’ın bütün insanlar için hidayet olmasından bahsedilirken, bazı ayetlerde sadece mü’minler ve muttakiler için hidayet olmasından bahsedilmiş. Kur’an bütün insanlara mı hidayettir, yoksa sadece mü’min ve muttakilere mi?
El-Cevap: Hidayet ikiye ayrılır:
1. Doğru yolu göstermek ve o yolu nasihat etmektir. Kur’an hidayetin bu manasıyla bütün insanlar için bir hidayettir. Zira insanların tamamına doğru yolu göstermiş ve hak ile batılı birbirinden ayırmıştır.
2. Hidayeti beyanla birlikte, hidayete kavuşturmak ve hidayetin meyvesi olan ebedî saadeti kazandırmaktır. Bu manada ise Kur’an sadece mü’minler ve muttakiler için hidayettir. Yani ancak mü’minler ve Allah’tan sakınanlar Kur’an’ın gösterdiği hidayet yolunda ilerleyip ebedî saadete kavuşabilirler.
Demek, Kur’an hidayet yolunu göstermekte bütün insanlar için bir hidayettir; o yola ulaştırmakta ise ancak mü’min ve muttakiler için bir hidayettir. Diğerleri hidayetin yolunu Kur’an’ın talimiyle öğrenseler de takva azığının yokluğu sebebiyle o yolda bir türlü yürüyemezler.
Üstad Hazretleri Kur’an’ı bir de “insaniyeti saadete sevk eden hakiki mürşid” olarak vasfetti. Bu da yine ayet mealidir. Cin suresinde bu mana şöyle geçmektedir:
يَهْدي اِلَى الرُّشْدِ فَاٰمَنَّا بِه
"(Bu Kur’an kişiyi) rüşde ulaştırır ki biz ona iman ettik." (Cin Suresi, 2)
Kur’an’ın kişiyi rüşde ulaştırması onun mürşidi olması demektir. Zira rüşde ulaştırana mürşid denir. Kur’an bir mürşid-i hakikidir; kendine tâbi olanları rüşdün zirvesine ulaştırır.
Görüldüğü gibi, Risaleler nasıl da Kur’an kokuyor. Üstad Hazretleri birçok yerde Kur’an’ın manasını veriyor. Tabiî bunun farkına varabilmek için Kur’an’ı bilmek ve ona hâkim olmak gerekir. Bu dahi en büyük bir nimet ve ihsandır.
Risale-i Nurları okurken şuna da dikkat etmeliyiz:
Diyelim ki, bir yeri okuduk ve anladık. Mesela mütalaasını yaptığımız cümleyi okuduk, Kur’an’ın insanları saadete sevk eden hakiki bir mürşid ve hâdî olduğunu anladık ve ayet-i kerimeler üzerinde mütalaa yaptık. Peki, iş bununla bitti mi? Hayır, bitmedi hatta yeni başladı. Yeni başlayan şey ne? Kıssadan hisse almak...
Her okuduğumuz yerden muhakkak kıssadan hissemizi almalıyız. Mesela mütalaasını yaptığımız cümleden şu kıssadan hisseyi alabiliriz:
Kur’an hakiki mürşid ve hidayetmiş. Demek, benim rüşdümün ve hidayetimin ölçüsü, Kur’an’a tabi olduğum dereceye göreymiş. Peki, ey nefsim! Sen Kur’an’a ne kadar tâbisin? Bir bak bakalım Kur’an-ı Kerimi hayatına ne kadar mal ediyorsun. Kur’an’ın emir ve yasaklarına ne kadar uyuyorsun? İşte senin rüşdün ve hidayetten nasibin bu... Hiç kendini doğru yolda ve hidayet üzerinde zannetme! Zira Kur’an her ne dese, sen onun tersini yapıyorsun. Kur’an bir vadide, sen başka bir vadidesin. Bu hâlinle nasıl rüşd ve hidayet üzere olacaksın? Eğer aklını kaybetmediysen ve hakiki rüşde ve hidayete de ulaşmak istersen; Kur’an’ın emir ve yasaklarına tâbi ol ki, rüşdü ve hidayeti bulasın. Yoksa bir ömür boyu dalalette yürürsün de kendini hidayette sanırsın!
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü