"Yirmi dört saatte yüz defa, tasavvurca beş yüz defa, manevi kazanç ve duamda hissedar olmaya müstehak olmanızı arzu ettiğim bir vakitte..." İzah eder misiniz?

Soru Detayı

- 100 defa olsa 15 dakikada 1...
- 500 defa olsa 3 dakikada 1...
- Yeme içme uyku desek belki dakikada 1 oluyor. Nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Bu nevi duada dahi birinciliği kazandınız. Kalben, kalemen, bilfiil alakadar olmak şartıyla, yirmi dört saatte yüz defa, tasavvurca beş yüz defa, manevi kazanç ve duamda hissedar olmaya müstehak olmanızı arzu ettiğim bir vakitte bu sualleriniz, beni sizin hesabınıza çok mesrur etti ve bir beşaret oldu." (Barla Lahikası, 213. Mektup)

İnsanın bedeninin sürati ile ruhun veya hayalin sürati bir değildir. Ruhun bir meseleyi hissetmesiyle, beynin veya aklın hissetmesi farklı şeyler olup, müddetleri de farklıdır. Dolayısıyla Üstad'ın bu gibi ifadelerini normal hayatta niyet ederek aklına gelmiş ve ondan sonra dua etmiş gibi algılamak doğru olmaz. İrade etmiş de ondan sonra gerçekleştirmiş olarak bakılmamalıdır.

Burada "bu kadar dua ettim" demiyor, temenni ve arzusunu ifade ediyor. Yani bu şekilde dua etmeye imkânım olsa size dua edeceğim, zira siz buna müstehaksınız diyor. Arzu etmek, niyet etmek veya tasavvur etmek, bilfiil etmekle aynı değildir. Bu manayı da "yirmi dört saatte yüz defa, tasavvurca beş yüz defa, manevi kazanç ve duamda hissedar olmaya müstehak olmanızı arzu ettiğim bir vakitte" ifadesi zaten açıkça ifade ediyor.

İfade edilen "100 defa" veya "500 defa" gibi sayılar, yoğun bir manevi programın sembolü ve işaretidir. Bu nedenle buna, mekanik bir hesaplama nazarıyla bakılamaz:

İnsan yeme, içme, uyku gibi zazruri ve fizyolojik ihtiyaçlarını giderirken bile sevdiklerini hatırlayabilir. Örneğin, yemek yerken şükretmek, uyumadan önce dua etmek gibi faaliyetler, bu manevi sürekliliği sağlar. Bu nedenle, dakikada bir veya birkaç defa Allah’ı veya sevdiklerini hatırlamak, insanın niyetine ve farkındalığına bağlıdır. Zikir, tefekkür ve ibadet, bir müminin hayatını kapsayan bir atmosfer oluşturur.

İnsan bazen bilkuvve binniyet dua eder, bilfiil gibi kıymetli ve değerlidir. Dikkat edilirse dua ve ibadetlerimizde hep bu mana vardır. Yani insan "Allah’ım, damlalar adedince, zerreler sayısınca, yıldızlar miktarınca sana hamd ve senalar olsun." derken bunları bilfiil yapmaya muktedir değilim. Ama bilkuvve ve binniyet sana takdim ediyorum der ve bu şekilde samimiyetini sergiler.

Üstad'ımız Hulusi Ağabey için "kalben ve kalemen yani Nurları yazarak çoğaltırsa manevi sevaplarıma ortak ve hissedar olur." diyerek, onun manevi önemine işaret ediyor.

Nur talebesi vasfını kazanan birisi Üstad'ımızın günlük dualarına dahil olur ve şirket-i maneviden hissedar olur.

"Müminin niyeti amelinden hayırlıdır." sırrınca bu tarz külli niyetler bilfiil ifa edilmiş gibi telakki edilebilir. En azından Allah böyle de kabul eder.

Diğer bir husus; velayet makamına erişen insanlarda "bast-ı zaman, tayy-ı mekân" olabilir. Bir dakikada Kuran hatim eden veya bir saatte birkaç günlük işleri gören evliyalar mütevatir bir şekilde nakledilmiş.

"...Rüyada bir saat zarfında bir senenin geçtiğini ve pek çok işler görüldüğünü görüyorsun. Eğer o saatte o işlere bedel Kur’an okumuş olsa idin birkaç hatim okumuş olurdun..." (Mesnevî-i Nuriye, Şemme)

"Hem şu hakikata bina edilen beyn-el evliyâ kesretle vuku bulmuş olan bast-ı zaman hadiseleridir. Bazı evliya bir dakikada bir günlük işi görmüş. Bazıları bir saatte bir sene vazifesini yapmış. Bazıları bir dakikada bir hatme-i Kur'âniyeyi okumuş olduklarını rivayet edip ihbar ediyorlar. Böyle ehl-i hak ve sıdk, bilerek kizbe elbette tenezzül etmezler. Hem o derece hadsiz ve kesretli bir tevatürle bast-ı zaman hakikatını aynen müşâhede ettikleri medar-ı şüphe olamaz."

"Şu bast-ı zaman herkesçe musaddak bir nevi rüyada görünüyor. Bazen bir dakikada insanın gördüğü rüyayı, geçirdiği ahvali, konuştuğu sözleri, gördüğü lezzetleri veya çektiği elemleri görmek için yakaza âleminde bir gün, belki günler lazımdır." (Lem'alar, Üçüncü Lem'a)

İlave bilgi için tıklayınız:

- "Bast-ı Zaman" ve "Tayy-ı Mekân" ne demektir?

- "Denizlerde vukua gelen med ve cezir gibi, evliya arasında da bast-ı zaman, tayy-ı mekân meselesi şöhret bulmuştur." cümlesini açıklar mısınız, med-cezir ile bast-ı zaman ve tayy-ı mekan arasında nasıl bir ilişki olabilir?

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 191
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...