Zerrenin hareketlerinin hikmetlerinden bahseden; Otuzuncu Söz, İkinci Maksat'taki; "birincisi" ve "üçüncüsü" arasındaki fark nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Evvela alâkalı yerleri aynen buraya alıp, sonra da izah etmeye çalışalım:
"Birincisi: Cenâb-ı Vâcib-ül Vücûd'un tecelliyat-ı îcâdiyyesini tecdid ve tazelendirmek için her bir tek ruhu model gibi ederek, her sene mu'cizât-ı kudretinden taze birer cesed giydirmek ve her bir tek kitabdan ayrı ayrı bin muhtelif kitabı, hikmetiyle istinsah etmek ve bir tek hakikatı başka başka surette göstermek ve kâinatların ve âlemlerin ve mevcudâtların, tâife tâife arkasından gelmelerine yer vermek ve zemin hazırlamak için Fâtır-ı Zülcelâl kudretiyle zerratı tahrik ve tavzif etmiştir."
(...)
"Üçüncüsü: Nihayetsiz tecelliyât-ı esma-i İlâhiyenin nakışlarını göstermekle, o esmanın cilvelerini ifade için mahdut bir zeminde hadsiz nukuş göstermek, küçük bir sayfada nihayetsiz maânîleri ifade edecek olan hadsiz âyâtları yazmak için, Nakkaş-ı Ezelî, zerrâtı kemâl-i hikmetle tahrik edip kemâl-i intizamla tavzif etmiştir." (Sözler, Otuzuncu Söz, İkinci Maksat.)
Külliyat'ın birçok yerinde bu ve buna benzer durumlarla karşılaşmak mümkündür. Yani sayılan birkaç madde arasında, benzer manalar taşıyan maddeler yer alır. Ancak dikkatlice baktığımızda, hakikatin böyle olmadığını görüyoruz. Böyle tablolarla karşılaşınca; yapılması gereken, maddenin ilk cümlesine bakmaktır. Çünkü verilmek istenen asıl mesaj ilk cümlede verilmektedir, sonraki cümleler ise ilk cümlenin izahıdır.
Şimdi bu nazar ile yukarıdaki birinci ve üçüncü maddelere bakalım;
Birinci maddenin ilk cümlesi; "Cenâb-ı Vâcib-ül Vücûd'un tecelliyat-ı îcâdiyyesini tecdid ve tazelendirmek için..."
Üçüncü maddenin ilk cümlesi ise; "Nihayetsiz tecelliyât-ı esmâ-i İlâhiyenin nakışlarını göstermekle, o esmânın cilvelerini ifade için..."
Bu iki cümle, iki madde arasındaki mana farkını ifade eder. Birincisinde tecelliyat-ı icadiye, üçüncüsünde ise; nihayetsiz tecelliyât-ı esmâ-i İlâhiyenin tezahürü nazara veriliyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İcadi tecelliler esma-i hüsna ile olmuyor mu? Yani Cenab-ı Hak, icad ederken HALIK, MUSAVVİR, MUKADDİR VS. esması ile yapmıyor mu? Ya da nasıl yani... tecelliyat-ı icadiye ile tecelliyat-ı esma-i ilahiye yi nasıl anlayacağız? slm
Evet her ne kadar icadi tecelliler, Esma-i ilahiye ile oluyorsa da, tefekkür açısından ikisinin yeri başkalaşıyor. Şöyle ki, kareli beyaz bir kağıt düşünelim. Bu kağıdın maddesini soranlara, kağıt cevabını; rengini soranlara beyaz cevabını; şeklini soranlara da kareli cevabını veririz. İşte aynı kağıda farklı sorulan sorular için farklı cevaplar verilmektedir. Çünkü, kağıdın sadece maddesi söz konusu değildir. Onun rengi ve şeklide vardır.
İşte aynen bu misal gibi, Mevcudatın icad edilmesi ve daima tazelenmesi söz konusu olduğu gibi, bu icad edilen eşyanın mazhar olduğu Esma-i ilahiye de vardır. Zerratın daima tazelenmesi ve her zaman tecelli etmesinin çok yönlü tefekkür boyutları vardır. Bunlardan ikisi de burada sayılanlardır.
a - İcad edilen mevcudatın farklı özellikler göstermesi için;
b - Tecelli eden esmanın daima tazelenip yeni yeni görünümler meydana getirmesi için, zerrat daima hareket etmektedir.