"Acaba Allah'a intisap edip İslâmiyet'in en âlî bir din ve fazilet ve saadet müjdecisi olduğunu ilân etmek bir cürüm müdür?" Buradaki "Allah'a intisab" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
İntisab; mensub olmak, maiyetine girmek, bağlanmak demektir.
Allah’a intisap etmek, O’na bağlanmak da iki türlü olur; birisi iman, diğeri ise ibadettir. Evet, Allah ile kul arasındaki en büyük ve en sarsılmaz bağ iman bağıdır. İman bağı olmadan insan Allah’a hiçbir şekilde intisap edemez.
"İman, insanı Sani-i Zülcelaline nisbet ediyor; iman bir intisabdır." (23. Söz)
Nisbet: Mensubiyet, bağlılık, münasebet, yakınlık, aidiyet manalarına geliyor.
İmanın bir intisab olması: İntisap, bir müminin kendisini Allah’ın yarattığını, hayatını O’nun verdiğini ve bütün bir kâinatı Allah’ın ona hizmet ettirdiğini bilen bir mü’minin “Allah’a inanması, kendisini O’nun kulu olarak bilmesi, O’na sığınması ve O’nun emirleri dâiresinde hareket etmeye karar vermesidir.”
İnsanın; “Ben Allah’ın kuluyum, O’nun eseri, O’nun san’atıyım, Her şeyim O’nun ihsan ve ikramıdır.” demesi onun Allah’a iman etmesi demektir; bu iman aynı zamanda bir intisaptır.
İnsan bir âlimden ders aldığında onun talebesi olur, bu talebelik bir intisaptır. O kişiden söz edilirken “falanın talebesi” derler ve onu hocasına nisbet ederek tanır ve tanıtırlar. Keza bir mürşide intisab eden kişi de onun müridi olmuş olur ve bu intisab ile bilinir ve tanınır.
İman en büyük intisaptır. Kendi yaratılışlarını hiç düşünmeyen kimseler yanında, kendilerini batıl ilahlara nisbet eden, onlara tapan ve onlardan medet dileyen kimseler de vardır.
Güneşin bütün âyinelerde ışığı, ısısı, yedi rengi ile tecellisi bulunduğundan bütün âyineler güneşe bir cihetle mensub, bağlı, nisbetlidir. Fakat o âyinelerden birisi faraza şuur sahibi olsa şöyle der: Ben güneşe aidim yani bende görünen ısı, ışık, yedi renk güneşten geliyor. İşte bu âyine güneşe olan nisbetini bilmiş, yani on intisab etmiş olur.
Bu misal gibi hidâyet güneşi ve iman nuru mü’minin kalbine girdiği zaman o mümin “Sani-i Zülcelal’in masnu’uyum, mahlûkuyum, rahmet ve keremine mazharım” der âyinedarlığını ve mensubiyetini ilan eder, intisabını gösterir.
Bir mümin iman ve ibadette ne kadar derinleşirse, ne kadar şuur kazanırsa, Allah’a olan bağlılığı da o nispette sağlamlaşır ve derinleşir. Âlimlerin, salihlerin ve ariflerin Allah’a olan intisap ve bağlılığı, sıradan ve avam insanların bağlılığından çok daha derin ve sarsılmazdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü