"Acaba istikrâ-i tâmmın mecaza karine olmasından ne mani tasavvur olunur ve neden câiz olmasın?" cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hilkatte israf ve abes yoktur. Ve hikmet-i ezeliye, kısa ve müstakim yolu terk etmez. Uzun ve müteassif yolu ihtiyar etmez. Öyleyse, acaba istikrâ-i tâmmın mecaza karine olmasından ne mani tasavvur olunur ve neden câiz olmasın?"(1)
İstikra-i Tam: Ayrı ayrı hâdiselerdeki müşterek vasıflara dikkat ederek, umumi bir netice çıkarmak demektir. Yani fertten umuma âit hüküm sâhibi olmak ve genele intikal etmek anlamına geliyor.
Mesela, on kedi üstünde müşterek bir vasıftan hareketle, kediler hakkında genel bir hüküm çıkarmak bir istikra-i tam oluyor.
Sözlükte “bir şeyin durumunu ve özelliklerini öğrenmek için araştırma yapma, çaba harcama” anlamına gelen istiḳrâ, mantıkta tekilden (cüz’î) tümele (küllî), özelden genele, tek tek olguların bilgisinden bu olguların dayandığı kanunların bilgisine götüren zihinsel işlem için kullanılan bir terim diye de tarif edilir.
Temsil ve mecazlar da istikra-i tamm deliline hizmet edip onun manasını ifade edebilirler. Mesela, yukarıda bu delili daha iyi ve daha somut anlayabilmek için kedi misalinin verilmesi bu delil anlayışına zarar değil fayda temin etmektedir.
Risale-i Nur'da geçen bütün mecaz ve temsili hikayelerin hepsi istikra-i tamma hizmet eden, hatta onun yerine geçen muazzam bir ispat şeklidir. Bu yüzden Risale-i Nur'da geçen mecaz ve temsillere basit bir hikaye, önemsiz bir mecaz olarak bakmamak gerekiyor. Risale-i Nur'da geçen mecaz ve temsiller en az istikra-i tamm kadar sağlam ve ayakları yere basan deliller sınıfından oluyor.
(1) bk. Muhakemat, Birinci Makale (Unsuru'l-Hakikat), On İkinci Mukaddime.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (24. Bölüm).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü