"Ahlâktaki ifrat ve tefrit ise, istidadatı ifsad ediyor. Ve şu ifsad ise abesiyeti intac eder." Bu cümleleri açıklar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Ey birader! İşte sıra üçüncü cihete geldi. İyi tefekkür et. Şöyle:"

"Ahlâktaki ifrat ve tefrit ise, istidadatı ifsad ediyor. Ve şu ifsad ise, abesiyeti intaç eder. Ve şu abesiyet ise, kâinatın en küçük ve en ehemmiyetsiz şeylerinde mesalih ve hikemin riayetiyle âlemde hükümfermalığı bedihî olan hikmet-i İlâhiyeye münakızdır."(1)

Ahlakın bozulması kabiliyetlerin bozulmasını, kabiliyetlerin bozulması da kabiliyetlerin verilme amacını bozuyor. Mesela, kalp sonsuz bir güzelliği sevme kabiliyetinde iken, insan kötü ahlakı ile bu sevme kabiliyetini fani ve çirkin şeylerin üzerine yöneltiyor; böylece kalbin asıl amacı olan muhabbetullah gidiyor, yerine mecazi aşklar geliyor. Halbuki kalp sonsuz güzellik sahibi olan Allah’ı sevmek için dizayn edilip programlanmış; insan bu dizayn ve programın dışına çıkarsa, bir cihette kalbi yaralayıp bozmuş oluyor.

Nasıl hassas olan altın terazisinde kaba kömür ve toprak tartmak, onun fıtrat ve yapısına bir ihanet ve bozmak ise, aynı şekilde yüzü ve yönü ahirete bakan ve ona göre tanzim edilen manevi duygularımızı, dünyanın adi ve pis işlerinde kullanırsak, bu duyguların hikmet ve amacına ters hareket etmiş oluruz.

Her cihaz hilkat amacına hizmet ettiği sürece verimli ve anlamlı olur. Aksit taktirde israf ve abesiyete inkılap eder.

(1) bk. Muhakemat, Üçüncü Makale (Unsuru'l-Akide), İkinci Maksat.

İlgili ders videosu için tıklayınız:
- Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (45. Bölüm).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 3.504
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...