"Âlem-i gaybdan sayılan geçmiş ve gelecek mahlukatın dahi manen hayattar bir vücud-u manevîleri ve ruhlu birer sübut-u ilmîleri vardır ki levh-i kaza ve kader vasıtasıyla o manevî hayatın eseri mukadderat namı ile görünür tezahür eder." İzahı nasıldır?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Cenâb-ı Hak, unutmaktan münezzeh olduğundan, O’nun daire-i ilminde bulunan eşyanın manevî ve ilmi vücutları için sübut, yani sabit olma, değişmeme, kaybolmama söz konusudur.

“Manen hayattar” ifadesi, bu manevî ve ilmi vücutların, haricî vücuda göre daha aşağı bir mertebede olduklarını ifade etmektedir.

Manen hayattar olmanın zıddı, maddî ve bedenî olarak hayattar olmaktır. Bu ise, haricî vücut giymiş varlıklar için söz konusudur.

Üstadımız; mahlûkatın bizim için bilinmeyen ve gayp olan; geçmiş ve gelecek hallerinin ve hususiyetlerinin ilm-i İlâhîdeki mahiyetlerine manevî vücud diyor.

Mahlûkat için varlık ve hayat, bulunduğu andır. Bu anın bir saniye evveli ve sonrası ise, mazi ve müstakbel olup, gayp âleminden sayılır.

İşte, Cenab-ı Hakk'ın ezelî ilmindeki bütün mahlûkatın kuvvetli, sabit ve hakiki olan ilmî vücutları; kaza ve kader kalemiyle, vakti geldiğinde yaratılarak, gayp âleminden şahadet âlemine, yani daire-i ilimden, daire-i kudrete çıkıyorlar.

Kader; bu yaratılmanın plan ve programı; kaza ise; bu plan ve programın icrası, yani kudretle meydana çıkarılmasıdır.

Allah’ın zevalden münezzeh olan ezelî ilmindeki manevî vücutlar, kaderin takdiri ile planlanıyor, kudretin tecellisiyle yaratılarak şahadet âlemine çıkırılıyorlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...