"Asr-ı Saadette vahiy suretiyle Kitab-ı Mübînin nüzulü olduğu gibi, mânâ-yı işârîsiyle de her asırda o Kitab-ı Mübînin mertebe-i arşiyesinden..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Üçüncü nokta: Resâili’n-Nur baştan başa ism-i Hakîm ve Rahîmin mazharı olduğundan, bu üç âyetin âhirleri ism-i Hakîm ile ve gelecek yirmi beşinci dahi Rahmân ve Rahîm ile bağlamaları münasebet-i mâneviyeyi cidden kuvvetlendiriyor."

"İşte bu kuvvetli münasebet-imâneviyeye binaen deriz ki: تَنْزِيلُ الْكِتَابِ cümlesinin sarîh bir mânâsı; Asr-ı Saadette vahiy suretiyle kitab-ı Mübînin nüzulü olduğu gibi, mânâ-yı işârîsiyle de her asırda o kitab-ı Mübînin mertebe-i arşiyesinden ve mu’cize-i mâneviyesinden feyiz ve ilham tarîkiyle onun gizli hakikatleri ve hakikatlerinin burhanları iniyor, nüzul ediyor diyerek, şu asırda bir şakirdini ve bir lem’asını cenah-ı himayetine ve daire-i harîmine bir hususî iltifat ile alıyor."(1)

Kur’an, bütün insanlığın önüne serilmiş manevî bir sofradır. Her insan bu sofradan gayretine ve kabiliyetine göre istifade ediyor. Bu sofranın en büyük müstefitleri sahabelerdir. Ondan sonra sırası ile tabiin, tebe-i tabiin gibi asırlar bu manevî sofradan istifade etmişlerdir.

Kur’an her asır için bir bereket ve feyiz kaynağı olmuş, o asrın bütün ihtiyaçlarına tam cevap vermiş ve hiçbir asrı istifadesiz bırakmamıştır. Kur’an, Asr-ı saadete açık ve sarih bir dil ile nazil olurken, sonraki asırlara işari ve remzi olarak nazil olmaya, yani ince ve latif manalarını kalp ve gönüllere akıtmaya devam etmiştir ve halen de etmektedir. Risale-i Nurlar bu ince ve latif manalardan bir demet ışık huzmesi hükmündedir.

(1) bk. Şualar, Birinci Şua.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 2.485
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...