"Ben Allah’ı tanımıyorum, Peygamberi bilmiyorum. Nasıl miraca inanacağım?" sorusuna verilen cevabı, Peygamberimizin mi’raca liyakatini netice veren mezkûr mantık silsilesini özetle açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Allah’a inanmayan, Peygamberi bilmeyen bir kimseye mi’racın anlatılması için, öncelikle onun imandaki bu mahrumiyetinin giderilmesi gerekir. Kör gözün eşyayı görememesi gibi, imansız bir kalp de ulvi hakikatleri bilemez. Bunun için Üstad Hazretleri meseleyi temelden ele almış ve o mülhide iman hakikatlerini tebliğ etmek üzere bir dizi hakikat dersi vermiştir. Bu derslerin tamamı bütün Nur Külliyatıdır. Burada birkaç hususa değinilmiştir.
Takip edilen sıra şöyle olmuştur:
Cenâb-ı Hak bu kâinatı esma ve sıfatlarını tecelli ettirmek için yaratmıştır. Bu yaratmada Üstadımızın da ders verdiği gibi birinci hikmet; Allah’ın kendi cemal ve kemal tecellilerini bizzat kendisinin müşahede etmesidir. İkinci olarak, bu tecellileri başkalara da seyrettirmek ve cemal ve kemalini onların nazarıyla da seyretmek istemiştir. Bunun için de seyirci mahluklar yaratmıştır. Bunların başında çoğunluk itibariyle melekler gelir.
Meleklerin de seyrinden âciz kalacakları çok ince hikmetleri ve sanatları seyrettirmek üzere arif ve âlim insanlar yaratmıştır. Bunların başında peygamberler (a.s.) gelir. Peygamberler silsilesinin en mükemmel ferdi, bütün enbiyanın reisi ve bütün evliyanın seyyidi olan Resûllullah Efendimiz (asm.) kâinatın yaratılış hikmetlerini en mükemmel manada bilmiş, en harika şekilde okumuş, iman, marifet, hamd ve ibadet vazifesini en ekmel şekilde yerine getirmiştir. İşte Cenâb-ı Hak, o mümtaz peygamberinin manevi kemalini daha da inkişaf ettirmek için onu mi’rac yolculuğuna çıkarmış, bütün mülkünü gezdirmiş ve bu yolculuğun son noktası olan kâbe kavseyn makamında rü’yetine mazhar kılmıştır.
"Madem şu kâinat ve mevcudat var ve içinde ef’al ve icad var. Hem madem muntazam bir fiil fâilsiz olmaz, manidar bir kitap kâtipsiz olmaz, sanatlı bir nakış nakkaşsız olmaz..." (Sözler, Otuz Birinci Söz, İkinci Esas.)
Hiçbir fiil failsiz ve hiçbir icad mucidsiz olmaz. Kâinattaki bütün faaliyetler ancak Allah’ın ilim ve kudretiyle icra edilirler. İkinci cümlede üç tane önemli kelime geçiyor; “muntazam, manidar ve sanatlı.” Bu kelimeler hayalimizi bu işlerin zıtlarına götürür. İntizamsız işi, mesela üstüste rastgele konulmuş taşları da görsek bunları kimin dizdiğini sorarız, taşların kendi kendilerine bu vaziyeti aldıkları aklımızdan bile geçmez. Bu taşlar bir mimarın kontrolünde dizilerek sanatlı bir bina teşkil etseler, o binanın kendiliğinden yapıldığı iddiasına hiçbir akıl sahibi “evet” diyemez. O halde, yüz trilyon hücreden dokunan insan bedeni nasıl sahipsiz ve maliksiz vehmedilebilir?!.
Yine bir harf bile kâtipsiz olmazken, manidar bir kitap nasıl kâtipsiz olur? Keza, rastgele yapılmış bir nakış nakkaşsız olmazken, sanatlı bir nakşın kendiliğinden meydana geldiğine nasıl ihtimal verilebilir?!.
"Hem madem bir işte iki hâkimin bulunması o işin intizamını bozuyor. Hem madem sinek kanadından ta semavat kandiline kadar mükemmel bir intizam var. Öyle ise o Hâkim birdir..." (bk. age.)
Bu kâinat ve içindeki her şey yaratılmalarıyla Allah’ın varlığını gösterdikleri gibi, mükemmel nizamlarıyla da onun birliğini bildirirler. Zira bir işe iki el karışsa karıştırır. Âdem babamızdan bugüne kadar yaratılan bütün insanların bedenlerinde aynı kanunların hükmetmesi, mesela, kandaki alyuvar sayısından, her alyuvarın 120 gün yaşamasına kadar her şeyde sonsuz bir ilim ve hikmetin sergilenmesi bütün insanların Hâlık’ının bir olduğunu bildirir.
"Hem madem şu mevcudatın tabakatı, bir ordudan bin defa daha muntazam bir emirle hareket ettiği bilbedâhe görünüyor..." (bk. age.)
Ayet-i kerimede mahlukat için cünudullah yani Allah’ın askerleri, orduları ifadesi geçer. Bir ordudaki nizam, bir kumandanın emriyle ve tanzimiyle olduğu gibi, bu âlemdeki şaşmaz ve mükemmel nizam da elbette Allah’ın emri ve kanunuyla tahukkuk etmektedir. Bunun sonsuz misallerinden sadece birisi, herhangi bir şehirde Güneş'in her yıl, aynı ayın aynı gününde, aynı dakikada doğmasıdır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü