"Biçare İstanbul, mütebayin, dâhiyâne prensiplerin telkinat-ı musırraneleriyle kabiliyet-i telkîhasını kaybetmiştir. Zihni âlûfte olmuştur." cümlelerini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Biçare İstanbul, mütebayin, dâhiyâne prensiplerin telkinat-ı musırraneleriyle kabiliyet-i telkîhasını kaybetmiştir. Zihni âlûfte olmuştur."(1)
İstanbul'da birbirine zıt ve ısrarcı fikirler çok olmasından dolayı, sair yerleri ıslah edip yönlendirme vasfını kaybetmiştir. Malum, İstanbul Osmanlı döneminde bütün İslam aleminin merkezi ve başkenti idi. Bütün fikir ve kararlar buradan İslam alemine dağılır. Hâl böyle olunca kendi içinde karmaşa yaşayan bir merkez, çevresine fayda ve ıslah veremez.
Üstad Hazretleri yukarıda takdim etmiş olduğumuz üç farklı cümle ile hem o zamanın durumunu analiz ediyor hem de nasıl hareket edilmesi gerektiğini yol gösteriyor. Kendi kafası karışmış birisinin başkasının kafasını durultması kabil değildir.
(1) bk. İşârât.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Alufte olmuştur;
küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevî pek çok zararları vardır. Ya aklını dağıtır manevî bir divane olur, ya kalbini dağıtır manevî bir dinsiz olur, ya fikrini dağıtır manevî bir ecnebi olur. RN-Kastamonu Lâhikası/37
Çünki lüzumsuz ve malayani bir surette vazife-i hakikiyelerini ve elzem işlerini bırakıp âfâkî ve siyasî boğuşmalara ve kâinatın hâdisatına merak ile dinleyerek, karışarak ruhlarını sersem ve akıllarını geveze etmişler. RN-Kastamonu Lâhikası/123