"Bir dehşetli kumandan dehâ ve zekâvetiyle, ordunun müsbet hasenelerini kendine alıp ve kendinin menfî seyyielerini o orduya vererek..." ifadesini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

O dehşetli komutanın seyyiesini ve hatalarını orduya yüklemesini; "batıl itikad ve zihniyetini ordunun kuvvetiyle yapması" şeklinde anlayabiliriz. Yani o dehşetli ve zararlı şahıs, o dehşetli tahribat ve ifsadını ordunun şahs-ı manevisinin unvanı ile yapıyor. Ordunun şevket ve kuvvetini kendi aciz ve zayıf mahiyetinde hayal edip, kendini ordu gibi görüyor ve öyle takdim ediyor. Üç yüz senede yapılmayacak işleri, on yılda yapması, bu günahlı ve zulümlü sırdan ileri geliyor.

Halen ülkemizde birçok haksızlıklar ve zulümler ordu adına yapılıyor ve o unvan ile tatbik ediliyor. Hâlbuki ordunun ekserisi masumdur; lakin içinde birtakım cuntacı komite, günahlarını ve zulümlerini ordunun efradına taksim edip, kendilerini bunun üstünde tutuyorlar.

Ama iş ücret ve şerefe geldiğinde, onu ordu ile paylaşmayıp, sadece nefsine ve kendine alıyor. Yani bir nevi kendini manen bir ordu kuvvetinde görüyor ve gösteriyor. Enaniyet noktasından zalim ve müstebid olması bu sırdandır. Hiçbir insan bu nokta-i nazarın zararından kendini kurtaramaz. Zaten bütün haksızlık ve zulümlerin temelinde, enenin bu havalanması yatıyor.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.664
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

ufukalem

BENCE MÜTHİŞ BİR TESPİT; PAYLAŞMAK İSTEDİM: Konuyla alakalı olarak, Risalede geçen : "Hakikat ise, müsbet şeyler, haseneler, iyilikler cemaate, orduya tevzi edilir ve menfîler ve tahribat ve kusurlar başa verilir. " izahını destekleyen bir açıklama, Mevdudi'nin Tefhimul Kuran tefsirinde yer almakta:

Fetih suresi 2. ayette, Efendimiz (s.a.v.) günahsız olmasına rağmen "Ta ki Allah, senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın" buyurulur. İşte bu ifadeyle, herhangi bir gaye uğruna bir topluluk bir çaba gösteriyorsa, bu çabanın eksiklikleri, kusurları, hataları, o topluluğun liderine yönelir. Bu kusurlar ve hatalar, liderin şahsi hatalarıdır anlamına gelmez. Aslında bu hatalar bütün o topluluk tarafından işlenir. Bizatihi o topluluğun hareketlerinin sonucudur. Ama sorumluluk liderde olduğu için suçlamalar lidere yöneltilir ve "Davranışlarında şu kusurlar var" denir. 

Fetih suresi nazil olmadan önceki 19 sene içerisinde Hz. Peygamber (s.a.v.) önderliğinde İslam'ın yayılması için yapılan mücadeleler, çalışmalar ve savaşlarda müslümanların yaptığı bir takım hatalar da vardır. İşte bu hataları belki de hiç kimse bilmemektedir. Hatta insan aklı, bu samimi gayretler içinde bir eksiklik arayıp bulmakta da acizdir. "Hasenatül ebrar seyyiatül mukarrebin" ölçüsüyle bakılmalı.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...