"Bir haramın terki vacibtir. Bir vacibi işlemek, çok sünnetlere mukabil sevabı var." Konuyu te’yid eden ayet veya hadis var mıdır? Günahtan kaçınmak vacib mi, farz mı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Takva, Allah’ın yasak ettiği şeylerden ve günahlardan sakınmaktır. Eski dönemlerde insanların ekserisi Allah’ın emir ve yasaklarına dikkat ediyor, günahların işlenip yaygınlaşmasına geçit vermiyorlardı. Bu da insanlar üstünde bir otokontrol sağlıyordu. Bu sebeple o dönemlerde revaçta olan, nafile ibadetlerdi.

Ama günümüzde dinsizlik ve felsefeden gelen bir düşünce cereyanı ile insanların ekserisi Allah’ın emir ve yasaklarına dikkat etmiyor ve günahlar serbest bir şekilde işlenip yaygınlık kazanmış bir vaziyettedir. Bu da insanlar üstünde otokontrol vazifesi gören içtimaî baskının yerini ve seyrini değiştirmiş, yönünü günahları işlemeye teşvik eder bir duruma çevirmiştir. Bu sebeple bu zaman şartları içinde günahlardan kaçmak, ibadet ve nafileleri yapmaktan önce geliyor. Bu zamanda bir günahtan kaçmak eski zamanda işlenen çok ibadetlerin yerini tutabilir.

Üstad Hazretleri bu hakikatten hareketle, bu zamanda amel-i salihin yerini takvanın aldığını ve takva içinde bir çeşit salih amelin olduğunu ifade edip, insanları takvaya teşvik ediyor. Zarardan korunmak, menfaati elde etmekten önce gelir, kaidesince takva bu zamanda salih amelin önüne geçmiş. Az bir takva, çok salih amelin yerini tutar bir vaziyete gelmiştir.

Mesela, bir günahı terk etmek vaciptir. Bir milyon sünnetin sevabı bir vacibin sevabına yetişmez, çünkü derece farkı var. Öyle ise bir günahı niyet ederek terk eden adam bir milyon sünnet sevabı kazanabilir. Eski zamanda bir gecede bin rekât nafile namaz kılanların sevabını, şimdi elimizden geldiği kadar günahları terk etmek ile elde edebiliyoruz. Böyle bir sevab imkânı Allah’ın, bu zamanın şartlarının ağırlığına bir mükâfatı, bir teşvik primi gibidir.

İslam’da ibadet ve yasaklar, hüküm bakımından sınıflandırılmıştır. Kur’an ise bu ibadet ve yasakların hüküm kuvvetine göre ya ceza veya mükâfat veriyor. Bu ceza ve mükâfat, çok açık olarak ayet ve hadislerde beyan edilmiştir.

Mesela, ibadetler; farz, vacip, sünnet, mübah; yasaklar ise haram, mekruh şeklinde sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Bu sınıflandırma Kur’an ve sünnetin her yerinde açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir.

Fıkıh kaynaklarında "Mefsedeti def, menfaati celbten önce gelir" hükmü esastır. Yani önce haramı terk etmek, sonra sâlih amelleri işlemek gelir. Böyle olunca, haramların terkinde çok sevap işleniyor. Bir günahı terk etmek, Allah’ın kat’î bir emridir. Bu emri yerine getirdiğimizde farz işlemiş oluyoruz. Farzın da sünnetten üstün olduğu ispata lüzum kalmayacak derecede açık olması meseleye ışık tutar.

Şeriat kitaplarında; farzın vacibten, vacibin sünnetten daha sevablı ve daha faziletli olduğu hükmü zahir ve sarih bir hükümdür. Günahların terk edilmesi de farz olduğuna göre, bir günahın terk edilmesinde farz sevabının kazanılacağı çok açık olarak anlaşılır. Böyle olunca, "Bir günahı terk etmekteki sevab, milyonlar sünnetin sevabına mukabil gelir."

Bu hususta fıkıh kaideleri meseleye ışık tutar. Bunlardan bazı misaller verelim:

* Bir sünnet ile bir mekruhu işlemek durumunda kalınırsa, mekruhu terk etmek gerekir. Yani mekruhtan kaçmak, sünneti yapmaktan önce gelir.

* Bir farzı işlemek haramı işlemek mecburiyetinde kalınırsa, farzı tehir etmek gerekir. Haramdan kaçmanın sevabı, farzları yapmanın sevabından daha fazladır.

* Emir ile yasak bir araya gelince, yasak olan şeyden kaçınılır. Çünkü haramdan kaçmak, farzı yapmaktan önce gelir.

Müçtehidlerin ekserisi, vacibi, farz manasında kullanmışlardır. Hanefi mezhebi'nin dışındaki diğer hak mezheplerde, hüküm bakımından vacib, farz manasında kullanılır. Üstad da Şafiî mezhebinden olduğu için, vacib mefhumunu farz manasında kullanmıştır. Böyle olunca, bir günahı terk etmek farzdır ve günahı terk edince de farz sevabı kazanılır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 15.622
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

armağan
Hocam Allah razı olsun.Cenab-u Hak ihlasınızı muhafaza etsin ve daim kılsın.Tekrardan teşekkür ederim.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...