"Bir noktayı tam yerinde icad etmek için, bütün kâinatı icad edecek bir kudret-i gayr-ı mütenâhi lâzımdır. Zira, şu kitab-ı kebîr-i kâinatın herbir harfinin, bahusus zîhayat herbir harfinin, herbir cümlesine müteveccih birer yüzü..." izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Kâinat ve içindeki bütün eşya, birbiri ile öyle bir bağlıdır ki, âdeta kâinat parçalanmaz bir bütün gibidir.

Mesela, güneş sistemi olmadan küçük bir arı yaşayamaz. Arı ile güneş sistemi arasında sağlam ve kopmaz bir alâka vardır. Hayatın vücut bulabilmesi, bütün kâinatın ve içindeki sebeplerin bir araya gelmesine bağlıdır. Bu yüzden hayat, kâinat fabrikasının çarklarının dönmesi ile hâsıl olan bir neticedir, hulasadır ve en âla mamüldür. Mesela hava, su, ateş, toprak bütün kâinatı istila etmiş, hayatın teşekkülünde en temel unsurlardır.

Bu sebeple kâinatın tümüne sahip olamayan, küçücük bir parçasına da sahip olamaz. Ya da küçücük bir şeye sahip olabilmek için kâinata sahip olmak lazım.

Güneş sistemi ile arı arasında nasıl sağlam ve kopmaz bir münasebet varsa, aynı münasebet güneş sistemi ile samanyolu galaksisi arasında da var. Dolayısı ile kâinat ve içindeki eşya domino taşları gibi birbirine yaslanmışır. En küçük ile en büyük arasında doğrudan ya da dolaylı bir münasebet bulunuyor. Bu durumda sistemi kontrol edemeyen birisi sistemin en küçük parçasını da kontrol edemez, demektir.

Sistemi kontrol edebilmek için de sonsuz bir ilim, mutlak bir irade ve nihayetsiz bir kudret lazımdır. Binaenaleyh bu vasıflar da ancak Cenab-ı Hakk’a mahsustur. Bu vasıflara haiz olmayan herhangi bir sebebin, tabiatın ya da tesadüfün bir şey icad etmeye muktedir olması mümkün değildir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...