"Biz ölsek, milletimiz bâkidir. Kırk sene ile razı değiliz; en ekall bin sene galebeyi isteriz." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Eşhastan kat-ı nazar, nev’î ve umumî hüsün ve hakkın meydan-ı galebesi istikbaldir. Biz ölsek, milletimiz bâkidir. Kırk seneyle razı değiliz; en ekall bin sene galebeyi isteriz. Lâkin hem şahsî, hem umumî, hem cüz’î, hem küllî olan hüsün, hak ve hayır ve kemâlin meydan-ı galebesi ve mahkeme-i kübrâsı ve beşeri, sair ihvanı olan kâinat-ı muntazama gibi tanzim ve istidadıyla mütenasip tecziye ve mükâfat veren, yalnız dâr-ı âhirettir. Zira, onda hak ve adalet-i mahzâ tecellî edecektir."

"Evet, bu dar dünya, beşerin cevherinde mündemiç olan istidâdât-ı gayr-ı mahduda ve ebed için mahlûk olan müyûlât ve arzularının sümbüllenmesine müsait değildir; beslemek ve terbiye için başka âleme gönderilecektir. İnsanın cevheri büyüktür, mahiyeti âliyedir, cinayeti dahi azîmdir. İntizamı da mühimdir; sair kâinata benzemez, intizamsız olamaz. Evet, ebede namzet olan büyüktür; mühmel kalamaz, abes olamaz. Fena-i mutlakla mahkûm olamaz. Adem-i sırfa kaçamaz. Cehennem ağzını, cennet dahi âguş-u nazendaranesini açıp bekliyorlar."(Muhakemat, Birinci Makale, Dokuzuncu Mukaddime)

Aynı meseleyi Hutbe- i Şamiye'deki "Yarı Bürhan"da daha geniş bir şekilde ele alan Üstat Hazretleri, kainatta ve alemde hayrın ve hüsnün asıl ve esas ve daima galib olduğunu, çirkinlik ve kubhun ise bütün nevilerde tebei bir şekilde bulunduğunu, hatta çirkinliğin var oluş sebebinin güzelliğin izharı için olduğunu ifade etmiştir. Bu sebeple insan nevinin de kâinattaki diğer nevilere muhalefet edemiyeceyini, insan nevine de tümden nazar edildiğinde hüsnün asıl, çirkinliğin tebei olmasını, kâinatta tezahur eden fıtrat kanunu ve ezeli hikmet gerektirmektedir.

Halbuki geçmiş asırlarda bu mana kısmi ve mevzi olarak görülebilmektedir. Oysa insanlığın kâinattaki diğer nevilere muhalefet etmemesi için, insanlığın bu manaya masadak olması gerekiyor. Bu güzel manzaranın varlığına ve devamına kırk sene yetmez, binlerce sene isteriz.

Ama Üstad'ın diğer izahlarından anlaşıldığına göre, bu güzel mana ve manzaranın dünyadaki tahakkuku, kırk elli sene kadar olacağını, binlerce senesi yani ebedi bir süre ise ahirette olacak, inşallah.

Dünya hayatı kısa, fani ve kararsız olduğu için, insanın fıtratında bulunan ve ahiret ile tatmin olabilecek duygu ve cihazları tatmin etmesi mümkün değildir. Bu sebeple insan hem mükafat görme açısından hem de cezalandırılma açısından ancak ahiret hayatı ile mutmain olabilir.

Evet, bu dünya, insanlığın fıtratında saklı olan sınırsız kabiliyetler, duygular, eğilimler ve arzuların sümbüllenmesine müsait değildir; beslemek ve terbiye için başka âleme yani ahirete gönderilecektir. Yani insan ancak ahiret hayatında tam kapasite yaşayabilecek.

Benzer bir durum hakikatler için de geçerlidir, yani hak ve hakikat şahıslar gibi sınırlı, fani ve devamsız değildir. Şahıslar 60-70 yıl yaşar geçer giderler, ama hak ve hakikat daimidir ebedidir, insanın kısa ve fani hayatı ile sınırlı tutulamazlar.

İslam’ın saadet ve galibiyeti bir insanın hayatı ile ölçülemez. İslam ezeli ve ebedi içine alan geniş ve külli bir saadeti ve galibiyeti vadediyor.

Kafirlerin bazı aralıklarla kısa ve sönük galibiyeti seni ümitsizliğe düşürmesin. İslam mutlak galiptir ve bu galibiyet en görkemli olarak ahirette tezahür edecektir. Önemli olan 40-50 yıllık dünya galibiyeti değil, 1.000-1.000,000 yıl (kesrete kinaye) mutlak galibiyet esastır.

  • Niçin “bin sene” ve “kırk sene”

Üstteki metinde “Kırk sene ile razı değiliz; en ekall bin sene galebeyi isteriz.” denilmesi dikkat çekmektedir. Buradaki “kırk sene” ve “bin sene” ifadelerinin bir arka planı vardır. Şöyle ki:

Hazreti Peygamber kıyamet alametlerini anlatırken “Hz. İsa’nın ahir zamanda nazil olacağını, kırk yıl adaletle hükmedeceğini” nazara verir ve şöyle der:

"Nefsim elinde olan Allaha yemin ederim ki, Meryem oğlu İsa'nın aranıza adaletli bir hâkim olarak inmesi, haçı kırıp hınzırı öldürmesi, (Ehl-i Kitap'tan) cizyeyi kaldırması yakındır.”[1]

“…İsa yeryüzünde 40 yıl kalacak, Allah’ın kitabı ve benim sünnetimle amel edecek ve sonra vefat edecektir.”[2]

Bu bağlamda değerlendirildiğinde şöyle bir mana olabilir: Böyle bir kırk yıl olsun, ama kırk yılla da sınırlı kalmasın. Çok daha uzun bir dönem hak batıla, hayır şerre galip gelsin!

“Bin sene” meselesine ise şöyle bakabiliriz: Hazreti Peygamber bir hadislerinde İslam’ın galebesini beyan sadedinde şöyle buyurur:

“Ümmetim istikametle gitse, ona bir gün var.”[3]

Hadiste geçen “bir gün” ifadesi şu âyete bakmaktadır:

Rabbinin katında bir gün, sizin sayıp durduğunuz bin yıl gibidir.”[4]

Bediüzzaman üstteki hadisi ve âyeti “Allahu a'lem: Doğrusunu en iyi Allah bilir” kaydıyla şöyle değerlendirir: “Bu rivayet kıyametten haber vermek değil; belki İslâmiyetin galibane hâkimiyetinden ve hilafetin saltanatından bahseder.”[5]

Nitekim bin dört yüz küsur yıllık İslam tarihinde Abbasi ve Osmanlı gibi İslam devletleriyle İslam’ın başka milletlere bariz bir şekilde galebe dönemleri olmuştur. Ama -üç yüz yıldan bu tarafa görüldüğü gibi- yer yer mağlubiyet dönemleri de bulunmaktadır. Bu durumda henüz tamamlanmamış olan bin yıllık galibiyet süresinin ahir zamanda İslam Dininin yeniden galebesiyle tamamlanacağını söylemek mümkündür. Böylece kıyamet kopmadan İslam’ın en muhteşem bir dönemi yaşanacak, ardından insanların bütün bütün yoldan çıkmasıyla kıyamet gerçekleşecektir.

[1] Bkz. Buhârî, Büyû 102, Mezalim 31, Enbiya 49; Müslim, İman 242; Ebu Davud, Melahim 14; Tirmizî, Fiten 54.

[2] İbn Hanbel, Müsned, II, 437, VI, 75

[3] Ebû Dâvud, Melâhim, 18

[4] Hac, 22/47

[5] Bkz. Nursi, Şualar, s. 589-590

İlgili ders videosu için tıklayınız:
Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (10.Bölüm)

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 1.357
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Lazgin

 ﻟﺎَ ﻳَﻌْﻠَﻢُ ﺍﻟْﻐَﻴْﺐَ ﺍِﻟﺎَّ ﺍﻟﻠّٰﻪُ
  ﻇَﺎﻫِﺮِﻳﻦَ ﻋَﻠَﻰ ﺍﻟْﺤَﻖِّ
(şedde sayılır) fıkrası dahi; makam-ı cifrîsi bin beşyüz altı (1506) edip, bu tarihe kadar zahir ve aşikârane, belki galibane; 
Kastamonu - 27

Muhakemattaki mezkur ifadeden galibiyet devrinin kırk sene süreceğini anlıyoruz. Kastamonudaki mektubta da bu galibiyet devrinin 1506 da biteceğini anlıyoruz. Bu tarihi Rumi olarak kabul edersek galibiyet devri 1466 da başlayacak biiznillah ve bu tarih 2050 yılına tekabül ediyor. Yani demokrat partinin iktidara gelmesinden tam bir asır sonrası. Tabi en doğrusunu Allah bilir.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mts_31

maşallah imreniyorum size.Allah bizede nasip etsin bu mütalaayı anlamayı yapmayı yaşamayı

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
karolin

... beşeri, sair ihvanı olan kâinat-ı muntazama gibi tanzim ve istidadıyla mütenasip tecziye ve mükâfat veren... burada anlatılmak istenen nedir?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Dünya hayatı kısa, fani ve kararsız olduğu için, insanın fıtratında bulunan ve ahiret ile tatmin olabilecek duygu ve cihazları tatmin etmesi mümkün değildir. Bu sebeple insan hem mükafat görme açısından hem de cezalandırılma açısından ancak ahiret hayatı ile mutmain olabilir.

Evet, bu dünya, insanlığın fıtratında saklı olan sınırsız kabiliyetler, duygular, eğilimler ve arzuların sümbüllenmesine müsait değildir; beslemek ve terbiye için başka âleme yani ahirete gönderilecektir. Yani insan ancak ahiret hayatında tam kapasite yaşayabilecek.

Benzer bir durum hakikatler için de geçerlidir, yani hak ve hakikat şahıslar gibi sınırlı, fani ve devamsız değildir. Şahıslar 60-70 yıl yaşar geçer giderler, ama hak ve hakikat daimidir ebedidir, insanın kısa ve fani hayatı ile sınırlı tutulamazlar.

İslam’ın saadet ve galibiyeti bir insanın hayatı ile ölçülemez. İslam ezeli ve ebedi içine alan geniş ve külli bir saadeti ve galibiyeti vadediyor.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
karolin

"beşeri, sair ihvanı olan kâinat-ı muntazama gibi tanzim ve istidadıyla mütenasip tecziye ve mükâfat veren"

Burayı hâlâ anlamadım. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
İnsanlık için ahiret düzenlenmiş ya mükafat görecek ya da ceza.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...