"Bu dar dünya, beşerin cevherinde mündemiç olan istidâdât-ı gayr-ı mahduda ve ebed için mahlûk olan müyûlât ve arzularının sümbüllenmesine müsait değildir..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, bu dar dünya, beşerin cevherinde mündemiç olan istidâdât-ı gayr-ı mahduda ve ebed için mahlûk olan müyûlât ve arzularının sümbüllenmesine müsait değildir; beslemek ve terbiye için başka âleme gönderilecektir. İnsanın cevheri büyüktür, mahiyeti âliyedir, cinayeti dahi azîmdir. İntizamı da mühimdir; sair kâinata benzemez, intizamsız olamaz. Evet, ebede namzet olan büyüktür; mühmel kalamaz, abes olamaz. Fena-i mutlak ile mahkûm olamaz. Adem-i sırfa kaçamaz. Cehennem ağzını, cennet dahi âğuş-u nazendaranesini açıp bekliyorlar."(1)
“Beslemek ve terbiye için başka âleme gönderilecektir."
Bu cümledeki beslemek ve terbiye etmek tabirleri doyurmak, tatmin etmek, karar kılmak, yetirmek, tamamlamak gibi anlamlara geliyor. Ki insanın duygu ve kabiliyetlerine bir sınır bir had çekilmediği için, dünya meydanı insanı tatmin edip doyurma konusunda yetersiz ve eksik kalıyor.
Mesela, insan ebedi yaşamak istiyor, ama dünya ölümlü ve fani; demek insandaki bu ebedi yaşama arzusu ancak ahirette beslenip terbiye edilecek. İnsanda buna benzer sayısız arzu ve kabiliyetler var ki hiçbirisi dünyada doyurulamaz ve beslenemez.
Evet, insan bitkiler gibi sadece bedenden ibaret olsaydı, burada küçük bir nimetle elbette doyardı. İnsan, sadece hayvan gibi dünya hayatı için yaratılmış basit yapıda bir varlık olsaydı, elbette dünyadaki inkişafı ve terbiyesi yeterdi. Lakin insanda engin ve zengin bir ruh ve o ruha takılan nazik, latif ve derin duygular, latifeler ve hissiyatlar bulunduğundan, bu dünya ona layık bir sofra olamaz. Bu dünyanın özellikleri onu terbiye edemez ve doyuramaz. Çünkü sonsuz duygular, ancak sonsuz yaşamla beslenebilir.
(1) bk. Muhakemat, Birinci Makale (Unsuru'l-Hakikat), Dokuzuncu Mukaddime.
İlgili ders videosu için tıklayınız:
Prof. Dr. Şadi Eren, Muhakemat Dersleri (10.Bölüm)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İnsanın "sair kâinata" benzememesi ne demek?
Mesela toprak cansız ve şuursuz olduğu için insan gibi zulüm ve cinayet işleyemediği gibi yine insan gibi iyilik, ibadet ve zikirde bulunamaz.
Yine su, ateş, hava gibi unsurlar cansız ve şuursuz olduğu için insan gibi zulüm ve cinayet işleyemediği gibi yine insan gibi iyilik, ibadet ve zikirde bulunamazlar. Kainat ile kastedilen insanın dışında ki diğer varlıklardır.
İnsanın mahiyetine konulmuş olan kalp, ruh, vicdan, akıl ve latifeler gibi cihazlar insanı kainattan daha üstün daha şuurlu daha külliyetli bir makama çıkarıyor ve insan hem şerde hem hayırda en üst seviyede bir makama çıkıyor.
"Evet, ebede namzet olan büyüktür "
Buradaki büyüklük ne anlamdadır?