"Böyle hayvanlar için bu kelimat-ı mukaddese tercüme ve tahrif edilmez ve tehcir edilmezler; bu tahkire karşı titreyen mezaristandaki ehl-i kuburu aleyhlerine döndürmektir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Müslümanlar, senelerce dili ve coğrafyası farklı kavimlerden olmasına rağmen, ümmetin müşterek paydası ve ortak dili olan İslam'ın nişanelerini muhafaza etmişlerdir. Dünyanın neresine gidilse, bir parola ve alamet olan ibadetin dili hep aynıdır. Bu fasl-ı müştereki kabirde yatan ecdadımız yaşatmışdır. Bizim de şimdi onlar gibi yaşatmamız iktiza ediyor.
Şayet birkaç dinsiz ve ırkçı istedi diye asırlık dilimizi imha eder isek, kabirde yatan ceddimizi incitmiş oluruz. Mahşerde hepimizden hesap sorarlar. Birkaç dinsizin dostluğuna bedel, bütün ecdadımızı aleyhimize almış oluruz.
Ayet ve hadislerin kutsi lafızları cild gibidir. Namazda ve ezandaki gibi ayet ve hadislerin mübarek lafızları, mana-yı örfilerine âlem ve nam olmuşlar. Âlem ve isim ise değiştirilmez. Yani lafızlar mananın ismi ve âlemi olmuştur, ikisinin ayrılması kabil değildir. Ezan nasıl dünyanın her yerinde aynıdır değişmez ise, ayet ve hadislerin lafızları da aynı şekilde değişmez. Türk hacılarının Mekke’de ezanı duyduklarında "Araplar ezanı Türkçe okuyor!.." demeleri bu manaya latif bir işarettir. Ezanın mübarek lafızları âdeta mana ile aynı dereceye gelmiş, bu yüzden ezanın Türkçeye çevrilmesi cinayettir.
Ezan doğrudan doğruya bütün İslam âlemine taalluk ettiği için, asrısaadetten günümüze kadar bütün Müslümanların bağlandığı nurani bir zincirdir. Bu zincirleri koparmaya ve tahrip etmeye çalışanlar büyük bir aldanma içindedirler.
Çanakkale’de 250 bin insanımız vatan ve din için hayatlarını feda etmişlerdir. Şimdi biz kalkıp vatanı ve dini birkaç dinsizin hatırı ve dostluğuna feda etsek, o iki yüz elli bin şehidin hepsi bizden davacı olmazlar mı? Zira hayat sadece bu dünyaya mahsus değildir. Hakiki ve ebedî olan âlem-i ahirettir. Öyle ise ceddimize ve şehitlerimize mahşerde hesap vermemek istiyorsak, biz de onlar gibi dinimize ve şeairlerimize sahip çıkmalıyız.
İkinci bir mana; bizim örf ve ananemizin en büyük senet ve vesikaları tarihimiz ve mezar taşlarımızdır. Şimdilerde birkaç dinsiz ırkçının dediği gibi, bizim ceddimiz ve kültürümüz Cengiz ve Hülagu değildir. Şayet bizim ceddimiz ve örfümüz Cengiz ve Hülagu’dur dersen, bütün tarih ve mezar taşları senin aleyhinde konuşur ve seni susturur, demektir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar