"Böyle kebair-i azime içinde amel-i salihin ihlasla muvaffakiyeti pek azdır." Amel-i salih işleyebilmek madem bu zamanda bu kadar zordur. Hem ihlas da bu zamanda çok mühimdir. O zaman bu sözden maksat nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Salih amel, Allah’ın rızasını elde etmek için emri dairesinde yapılan her türlü hayırlı işlere denir. Takva ise, Allah’ın yasakladığı şeylerden uzak kalmaya denir.

Evvela şunu ifade etmek isteriz ki, herkesin salih amelleri en ayrıntısına varana kadar yaşadığı zamanlarda, birisinin salih amelleri işlemesi onu ihlassızlığa götüremez. Çünkü zaten herkes yapıyor ve bu ibadetleri ihlası bozan riyakarlığa ve gösterişe alet etmesinin yolu kapalıdır. Fakat günahlar her tarafa yayılıp, salih amel dediğimiz ibadetlerin işlenmediği bir zaman olursa, böyle bir tehlike insanı bekliyor. Çünkü insanlarının çoğunluğunun ibadet etmediği bir zamanda, salih amel işleyen insanlar, bunu başkalarına kendilerini üstün göstermek veya menfaat koparmak için alet edebilir. Böylece ihlas da kalmaz. Üstadımız soruda geçen "Böyle kebair-i azime içinde amel-i salihin ihlasla muvaffakiyeti pek azdır." cümlesiyle, amel-i salihin ihlaslı yapılmasının zor olacağının hükmünü büyük günahların açıktan ve rahatlıkla işlendiği zamanla kayıtlamıştır.

Evet, bu iki kavram, yani takva ve amel-i salih, bulunduğu zaman ve dönemin şartlarına göre ehemmiyet kazanır. Şayet zaman ve zemin, İslam’ın hükmü altında, umumi olarak farzlar yaşanıyor ve takva uygulanıyorsa, amel-i salih daha önem arz eder. Çünkü rahatlıkla günahları işlemeye fazla müsait zemin yoktur. Ama, zaman ve zemin, İslam’ın hükmü altında değilse, farzlar terk edilip, günahlar sel gibi akıyorsa, burada ehemmiyet ve üstünlük takvaya geçer.

Üstat bu manaya şu ibareler ile işaret eder:

"Her zaman def-i şer, celb-i nef'a râcih olmakla beraber, bu tahribat ve sefahet ve câzibedar hevesat zamanında bu takvâ olan def-i mefasid ve terk-i kebair üssü'l-esas olup büyük bir rüçhaniyet kesb etmiş."(1)

Bu zamanda ise şartlar ve zemin, takvayı amel-i salihe üstün kılmıştır.

İnsanların ekserisi farzları terk etmiş, günahlara dalmaktadır. Bu şartlar içinde salih dönemlerdeki gibi, salih amellere sahip olmak çok zor hale gelmiş.

Durum böyle olunca, bu zamanda yaşayan insanların, takvayı esas tutması kaçınılmaz hale gelmiştir. Zaten, Üstad Hazretleri takva içinde de bir çeşit salih amelin olduğunu ifade ediyor. Zira, bir günahı terk den adam, vacip sevabı alır. Bir milyon nafile amel ise, bir vacibe yetişmez. Öyle ise bu zamanda takvaya sarılmak, birinci ve öncelikli vazife oluyor.

(1) bk. Kastamonu Lahikası, 103. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

ihlasnur
bu tabiri dün bende 2 kişiye sordum kendimde yorumladaım şöyle bir netice aldım: böyle kebair-i azime içinde salih amellerde muvaffak olmaya bir çok kebair engel olmaktadır ve ihlası da kaçırmakta huşuyu bozmaktadır.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
cemdemir
Amel-i salihin ihlasla muvaffakiyeti neden azdır? Özellikle ihlasın belirtilme nedeni nedir?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Çünkü riya, gösteriş, şöhret gibi hissiyatlar ameli yer bitirir. İhlas en zor elde edilen bir durumdur. İnsan çok amel edebilir ama her amelinde ihlası yakalaması çok zordur.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...