"Bu kâinat hadsiz antika ve acip ve kıymetli şeylerle tezyin edilmiş bir saraydır. Ve bütün o saraydaki hadsiz sandıkları ve menzilleri açacak anahtarlar insanın ellerine verilmiş." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Güya rahmet tarafından bu kâinat hadsiz antika ve acip ve kıymetli şeylerle tezyin edilmiş bir saraydır. Ve bütün o saraydaki hadsiz sandıkları ve menzilleri açacak anahtarlar insanın ellerine verilmiş ve bütün onlardan istifade ettirecek olan ihtiyaçlar, hissiyatlar insanın fıtratına verilmiş." (Şualar, Yedinci Şua / Ayetü'l-Kübra)
Kâinattaki sayısız nimetler birer hazine sandığı; bu hazinenin anahtarı da insanın fıtratına konulmuş ihtiyaçlar, duygu ve cihazlardır.
Mesela, kâinat muazzam saray ve antika birer tablo hükmünde yaratılmış, insana güzellikleri seyredebilecek bir göz verilmiş. Göz, hazineyi açan bir anahtar gibidir. Göz olmasa kâinatın güzellikleri ve hazineleri insana kapalı olacak ve hiç bir işe yaramayacaktı.
İnsan, renkler ve şekiller âlemini gözüyle tartıp hangisinin diğerinden daha büyük, daha parlak yahut hangisinin hangi renklere sahip olduğunu bildiği gibi, tatlar âlemini diliyle, kokular âlemini burnuyla tartmaktadır.
Yine Allah yeryüzünü büyük bir sofra şeklinde yaratmış ve türlü türlü yiyecek ve içecekler ile donatmış. Sayısız nimetler ve lezzetler ile kendini kullarına sevdirmek istemiş. Lakin bu sofradan istifade etmek için de insana iştahlı bir mide, her türlü lezzeti tadacak bir dil ve tatma duyusu vermiş. Dil, bu sofra hazinesinin bir anahtarı hükmündedir.
İnsanın fıtratına konulmuş her bir duygu, her bir latife, her bir cihaz ve her bir hissiyat, kâinat sarayında sergilenen sayısız nimetlere ve hazinelerine açılan birer pencere, kapı ve anahtar vazifesi görüyorlar.
İnsan aklı bütün bu âlemlerdeki hikmetleri tartan bir mizan, “Kudretin gizli definelerini açan bir anahtar külçesi.”dir. (11. Söz)
Bu kâinat, “kalem-i kudretle yazılmış bir kitap”; o kitapta yazılan gizli mânalar, fen ilimleriyle ortaya çıkarılırlar. İnsan, kendisine lutfedilen kabiliyetini yerinde kullanmakla, yer altı kaynaklarından, elektriğe, ışınlar âlemine kadar nice gizli hazineleri keşfetmiştir. Böylece sanki “bir anahtar külçesi” gibi olmuş ve her bir anahtarla ayrı bir hazineyi açmıştır. Buradaki farklı anahtarlar, insan mahiyetindeki değişik meziyetleri ifade etmekle birlikte, kâinatla alâkalı farklı fenlere de işaret olsa gerektir.
İnsan bütün kâinattan süzülmüş bir hülasa olduğu gibi, bütün duygularıyla da Cenâb-ı Hakk’ın isim ve sıfatlarını tanıyacak ve tanıtacak bir anahtar külçesidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Allah CC. razı olsun