Kâinattaki hadiseler ile Risale-i Nur hizmeti arasında bağlantı kurmak doğru mudur?
Değerli Kardeşimiz;
Kainatın umumi kanunları ve hadiseleri hiçbir şahıs için işleyip hareket etmez, bu doğrudur. Kainatın olaylarını delilsiz ve mesnetsiz bir şekilde insanların kendilerine yorumlamaları caiz olmaz. Bunun mahzurları çoktur.
Zaten Risale-i Nurlarda şahsa isnat etmek söz konusu değildir. Risale-i Nur'da ekseri olarak İman ve Küfür cereyanı şeklinde bahsedilir. Yani kainat, iman cereyanına taraftar, küfür cereyanına muhalif ve öfkelidir, şeklindedir. Üstad'ın şahsına taalluk eden noktalar ise, bu zamanda iman cereyanının mümessili olması hasebi iledir.
Lakin bazı şahıslara ve hizmetlere Kur’an ve Hadislerde beşaretler ve işaretler olabilir. Aynı şekilde ehli imanın vefatı ile kainatın hüzünlenmesine ve kafirin ölmesi ile sevinmesine dair hadis ve ayetler mevcuttur. Bir örnek vermek gerekirse, On Üçüncü Lem'ada izahı olan şu ayete bakalım:
"Ey âlem-i bekà için yaratılan ve fâni âleme müptelâ olan biçare insan! فَمَا بَكَتْ عَلَيْهِمُ السَّمَاۤءُ وَاْلاَرْضُ âyetinin sırrına dikkat et, kulak ver. Bak, ne diyor:
"Mefhum-u sarihiyle ferman ediyor ki, ehl-i dalâletin ölmesiyle, insanla alâkadar olan semâvât ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlamıyorlar, yani, onların ölmesiyle memnun oluyorlar.
"Ve mefhum-u işarîsiyle ifade ediyor ki, ehl-i hidayetin ölmesiyle semâvât ve arz, onların cenazeleri üstünde ağlıyorlar, firaklarını istemiyorlar. Çünkü ehl-i iman ile bütün kâinat alâkadardır, ondan memnundur. Zira iman ile Hâlık-ı Kâinatı bildikleri için, kâinatın kıymetini takdir edip hürmet ve muhabbet ederler. Ehl-i dalâlet gibi tahkir ve zımnî adâvet etmezler."(1)
Üstad bu konuda yapılan bir itiraza aşağıdaki cevabı veriyor. Önce itiraza bakalım:
"Hata 86: İddiacı der: Zelzele gibi bazı hadiseler, Nurlara hücum zamanında gelmeleri Nurun kerametidir ki, zemin hiddet eder. İşte Said'in bu fiili zemine vermesi dine muhaliftir.
"Cevap: Kur'ân'da تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ âyetinde, "Cehennem ehl-i küfre öyle hiddet eder ki, parçalanmak derecesine gelir" mânâsında olduğu tarzında, teşbih sûretinde, Nurlara hücum hatasıyla zemin hiddet eder ve hava ağlar ve kış kızar. Yani, emr-i İlâhî ile o mahlûklar vazifeleri içinde kuvvet ve kudret-i Rabbâniyenin tecellîsine mazhar olup gazab-ı İlâhîyi gösterirler. Beşeri ikaz için titrer, ağlar demektir."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Lem'alar, On Üçüncü Lem'a
(2) bk. Şualar, On Dördüncü Şua, Hata-Sevab Cetveli.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü