Bütün ulema-i İslam’ın, “Haşir bir mesele-i nakliyedir.” demelerini ve konuyu derinlemesine inceleyememelerini nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bilhassa şunun hatırlanması gerekiyor: İman gayb içindir ve biz gabya iman ederiz. Yüzde yüz bilinen şey için “iman” değil, “ilim” kelimesi kullanılır; iki kere ikinin dört ettiğine “iman ediyorum” denmez.

İman hakikatlerinden birisi de öldükten sonra dirilmeye ve âhirete imandır. Bu konuda insanlara gerekli tebliğler yapılır, ancak kalplerde hidayeti yaratmak Allah’a aittir. Şu var ki, gerek mücedditler, gerek İslâm âlimleri, bu iman hakikatini kendi devirlerinin bilgi ve kültür seviyesine, imandaki yakin derecelerine göre insanlara ders vermişlerdir.

Bu konudaki âyetleri hatırlatmak, âriflerin nasihatlerini, evliyanın keşif ve kerametlerini aktarmak eski devirlerde kâfi gelmiş ve aklî deliller getirme ihtiyacı fazla duyulmamıştır. Bunun içindir ki, “Haşir bir mesele-i nakliyedir (âyet ve hadislerin haberleriyle bilinir), akıl ile ona ulaşılmaz.” denilerek o kapı kapatılmıştır. Böyle yapılmasaydı ve bu konuda aklî izahlara fazlaca girilseydi, felsefe meraklısı küçük bir kesime bir derece faydalı olunsa bile, çoğu insanın akılları karışabilir, zihinleri bulanabilirdi.

Bununla birlikte, şu hususun da göz ardı edilmemesi gerekir:

Âyetlerde haşir konusunda aklî delillere de yer verilmiştir. Şu var ki, âlim ve mürşitlerimiz bu aklî delillerin tefsiri üzerinde fazla durmamışlar, irşatlarını daha çok, “salih amel, takva, güzel ahlak, kalbin tasfiyesi, nefsin tezkiyesi” üzerinde teksif etmişlerdir.

Bu vesileyle, Kur’an-ı Kerim'de haşir ve âhiret konusunda nazara verilen aklî delillerden ikisini hatırlayalım:

“Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine: Yeryüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor. Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir; O her şeye hakkıyla kadirdir.” (Rum, 30/50)

Bediüzzaman Hazretleri, “Haşir Risalesiyle” bu ayetin harika bir tefsirini yapmıştır.

Haşirle alâkalı bir başka aklî delil de şu ayet-i kerimede nazara verilir:

“Ölüden diriyi, diriden ölüyü O çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü O diriltir. Siz de (kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız.” (Rûm, 30/19)

Hayatsız kâinattan bu kadar canlı türünün yaratılması, yediğimiz ölü gıdaların canlı hücrelere inkılap ettirilmesi, herkesin her gün gördüğü ve bildiği hakikatlerdir. Bunlar üzerinde daha fazla tafsilata girmeye o devrin âlimleri lüzum görmemişlerdir.

Bilindiği gibi, Belagat, mukteza-yı hale mutabakattır.” Yani halin, şartların icabını dikkate alarak konuşmak gerekir. Bediüzzaman Hazretleri mukteza-yı hale mutabakat etmiş, zamanın ihtiyacını göz önüne alarak haşir meselesini aklî ve naklî delillerle çok geniş bir şekilde izah ve ispat etmiştir. Önceki dönemin âlimleri de yine mukteza-yı hale göre hareket etmişler ve âhiretin ispatı cihetine fazla girmeyip, “salih amel, takva, nafile ibadetleri artırma, şüphelilerden sakınma, kalbini masivaya kaptırmama” gibi esaslara ağırlık vermişlerdir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.631
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Ziyaretçi (doğrulanmadı)

HER GÜN GÜNEŞ DOĞUYOR BU BİR DİRİLİŞİ HAŞRİ GÖSTERİYOR. HERŞEY UYANIYOR BİR HAŞİR OLMUŞ GİBİ. SANKİ YENİDEN DOĞUYOR GİBİ...

HERŞEYE BAKTIĞIMIZDA HAŞRİ GÖREBİLİRİZ BELKİDE. BİR BAKIMA HERŞEYİN HESABI MAHŞERE GİDECEĞİNDEN HERŞEY HER HESAP HAŞRİ GÖSTERİYOR. DÜNYADADA HESAPSIZ İŞ GÖRÜNMÜYOR HERŞEY HESABA GÖRE GALİBA.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Kullanıcı

Hem bütün ulemâ-i İslâm “Haşir bir mesele-i nakliyedir. Delili nakildir. Akıl ile ona gidilmez” 

Bütün İslam alimlerinin ittifak ettiği bir meseleye aykırı olup, Kurandan ilham vs ile, akıl ile ispat etmek, ittifak olan bir hususta İslam alimlerine ters düşmek olmaz mı?

İttifak demek, artık bu konuda görüş birliği var demektir. Artık nokta konulmuştur. Haşa Üstad görüş birliğine ters düşmüyor mu? 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Bu itikadi bir hüküm değil ki icmaya zıt olsun delil konusunda her alimin meziyeti ve feyzi farklıdır birisi diğerinden üstün ve daha isabetli olabilir. Delil getirme konusunda icma olmaz her alim bu hususta ayrı bir deniz ayrı bir okyanustur. Delil konusunda yeni keşifler yeni manalar çıkarılabilir biraz da asrın ve dönemin ihtiyaçlarına göredir. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Kullanıcı

"Hem bütün ulemâ-i İslâm “Haşir bir mesele-i nakliyedir. Delili nakildir. Akıl ile ona gidilmez” diye müttefikan hükmettikleri halde, elbette o kadar derin ve mânen pek yüksek bir yol, birden bire bir cadde-i umumiye-i akliye hükmüne geçemez."

Son cümleyi açıklar mısınız? Derin ve mânen yüksek yok nedir, cadde-i umumiye-i akliye hükmüne geçmeyen nedir? Biraz ayrıntılı açıklar mısınız? 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Cadde-i umumiye-i akliye avam olsun havas olsun cahil olsun alim olsun herkesin rahatlıkla anlaması ve bu hususun işlek bir cadde gibi herkesin rahatlıkla yürümesi anlamına geliyor. Haşir konusu çok yüksek ve derin olduğu için cadde-i umumiye-i akliye hükmüne geçemez ve geçmemiş. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...