Cenab-ı Hakk'ın her türlü noksandan münezzeh olmasını nasıl anlayabiliriz?
Değerli Kardeşimiz;
Cenab-ı Hakk’ın bütün noksan sıfatlardan münezzeh ve bütün kemal sıfatlarla muttasıf olduğunu anlamanın en sağlam yolu eserlerden yola çıkarak, O'nun mutlak kemalini anlamaktır. Bu yüzden, ilm-i mantıkta "eserden müessire intikal etmek", en salim yol olarak kabul edilmiştir.
Şu var ki: Eserler ne kadar mükemmel ve kâmil de olsa, hatta Cenab-ı Hakk’ın mutlak kemalini ispat edecek bir açıklıkta da olsalar, O'nun sonsuz kemalini ihata etmekte ve anlamada tam bir mikyas ve ölçü olamaz. Çünkü fani ve sınırlı bir idrakin, baki bir kemalatı ihata ve idrak etmesi mümkün değildir. Bu husus ayette şu şekilde ifade ediliyor:
“Gözler O’na erişemez. Onun ilmi ise bütün gözleri ihata eder. O, eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.” (En'am, 6/103)
Evet, göz her şeyi göremediği gibi, akıl da her şeyi idrak edemez. Zira akıl da mahlûktur, mahduttur ve idraki sınırlıdır. Sınırlı olan bir akıl, Cenab-ı Hakk’ın sonsuz kudretini, nihayetsiz ilmini, azamet ve büyüklüğünü, mutlak iradesini, ruhun mahiyetini, eşyanın hakikatini hakkıyla ve layıkıyla anlamakta acizdir.
“İdrâk-i maâlî bu küçük akla gerekmez,
Zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez.” (1)
Bütün kemaller, bütün meziyetler, bütün maharetler ve bütün özellikler Allah’ın rahmeti ve inayetiyledir. Ve bu kemaller “O’nun nur-u kemalinin cilvelerine birer gölgedir.”
Bilindiği gibi gölge zatın varlığını gösterir, ama varlık mertebesi olarak onun çok aşağısında bulunur ve zatın sıfatlarına sahip değildir. Meselâ, ağacın gölgesi canlı değildir. Bir yazı da âlimin ilminden bir gölgedir; onun ilmini haber verir, ama kendisinde ilim bulunmaz.
İşte bütün varlıkların kemalleri, Allah’ın sıfatlarının kemalini gösterirler, o sıfatların kemaline birer işarettirler. Ama onların kemalleri İlâhî sıfatların kemaline gölge gibi zayıf kalırlar.
(1) bk. Sözler, Yirmi Sekizinci Söz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü