"Dokuz lira tencere, dokuz lira da çaydanlık, dokuz lira tıraş bıçağı, pamuklu entari ve çarşaf ile iki el havlusu..." Üstad'ın eşyalarını satıp, Risalelerde yer vermesinin hikmeti ne olabilir?
Değerli Kardeşimiz;
"Sikke-i Gaybiye’nin fiyatı olarak elli Rehber’i nâşirlerinden parasını verdim, aldım, size gönderiyorum. Hem o mübarek mecmuanın bir mübarek fiyatı olarak, bana hizmet eden ve şimdilik pek lüzumu bulunmayan ve başkalarına da vermek istemediğim iki tencere ve on beş sene giydiğim pamuklu entari ve gayet mübarek bir kitaba mukabil, bir çaydanlık ve yirmi dört seneden beri tıraşa hizmet eden bir ustura ve çok zamandan beri bana hizmet eden bir çarşaf, hazır Kılıç Ali’nin pederiyle Ahmed Rasih’in tahmin ve tensibiyle, dokuz lira tencere, dokuz lira da çaydanlık, dokuz lira tıraş bıçağı, pamuklu entari ve çarşaf ile iki el havlusu ve bir iç donu ile bir pamuklu gömlek fiyatı yekûnu yüz yirmi beş lira tahmin edilmiştir. Hazır olan zatlar bu kıymeti takdir ettiler. Ben daha az fiyat verdim; bu fiat çoktur derim. Umuma selâm." (Emirdağ Lahikası-I, 200. Mektup)
İstiğna mesleği, enbiya mesleğidir. Peygamberler, yaptıkları tebliğ vazifesi karşılığında halktan bir beklenti içine girmemişler. Nitekim bir ayette mealen şöyle buyurulur:
"Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin. Buna karşı sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ecrimi verecek olan, ancak âlemlerin Rabbidir..."
"Ey kavmim! Ben yaptığım bu tebliğe mukabil sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbine aittir..." (bk. Şuara, 26/105-180)
Bu ayetlerde, sırasıyla Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih ve Hz. Lut’un (as) kavimlerine Allah’ın dinini tebliğleri anlatılmaktadır. Nitekim halka el açan, maddî veya manevî bir karşılık bekleyen tebliğcilerin hizmeti ve sözleri halka tesir etmemektedir.
İnsanlardan “teveccüh, alkış, tebrik” gibi şeyler beklemek de istiğna düsturuna zıttır. Üstadımız küçüklüğünden beri, kimsenin minnetini almamış, hatta amcasının bile çorbasını içmemiş, kimseden hediye kabul etmemiştir. Bunu da sun’î bir istiğna olarak değil, aksine çok ciddi sebeplere binaen olduğunu İkinci Mektub'ta genişçe anlatıyor.
İşte Üstad'ımız bu gibi mektuplarda bu manayı her zaman hatırlatarak, bizim de ve bütün İslamî hizmetlerde bulunanların da böyle istiğna ve iktisad düsturu ile hareket edip, kimseye el açmadan ve bir şey beklemeden bir ömür geçirip hizmet etmemizi tavsiye ediyor.
İlave bilgi için tıklayınız:
- Bediüzzaman, neden hediye kabul etmezdi? (Video: Dr. B. SABAZ).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü