"Ehl-i Keşif" ve "Ehl-i Tasavvuf" ne demektir?
- "Keşif" nedir? Keşifleri kalple mi, düşünerek mi, yoksa Kur'an'a yoğunlaşarak mı çıkarılıyor? Ya da büyük zatların içine mi doğuyor?
Değerli Kardeşimiz;
"Keşif" kalp (feraset), akıl (ilim) ve vahiy denkleminden çıkan bir bilgi edinme vesilesi ya da kaynağıdır.
Keşif ilim ile feraseti cem eden asfiyaların bir metodudur.
Asfiya ilim, basiret, feraset ve ilham ile ulvî hakikatleri keşifle görebiliyorlar.
Yalnız hem ilim hem basiret hem de keşif, vahyin kontrolünde ve onun tasdiki ile meşruluk kazanabilir. Yani keşif; ilim ve feraset Kur’an ve sünnete tabidir, onunla mutabık olmak durumundadır. Aksi hâlde doğruluğu ve geçerliliği olmaz. Yani elde edilen keşifler vahye zıt ise batıl, mutabık ise hak olur.
Tasavvuf; farz ve vacipleri hakkıyla edadan sonra nafilelerle manevî terakki ile Allah’a yakınlık kesbetmektir.
Tasavvuf; Kur’an ve sünnetten süzülmüş bir sızıntı ve bir hakikattir.
Tasavvuf; kitap ve sünnete tam ittiba ile ahlak-ı İlahîyye ile tahalluk; yani, Kur’an ahlakıyla ahlaklanmak, masivayı terk ederek rıza-i Bârî’yi tahsile müteveccih olmak ve bu âli makama ermek için süfli hisleri terk ederek yüksek ahlaka bürünmek ve Allah’ın iradesine tam teslim olmaktır.
Tasavvuf; İslam dinini derûnî bir şekilde yaşamak, şekilden manaya geçmektir. Tasavvuf, şeriata riayetle hakikate vusuldür.
İslam tasavvufunun kaynağını, zühd, takva, zikir, tefekkür ve verâ gibi insanın ruhunu terakki ve kalbini tasfiye eden güzel haller teşkil etmiştir.
Cüneyd-i Bağdadi’ye göre ise tasavvuf; “Hakk’ın seni sende öldürmesi ve kendisiyle ihyasıdır.” (Kuşeyrî, Risalesi, Terc. Uludağ Süleyman, İstanbul, 1978, s.392)
Tasavvuf; kalbi, manevî hastalıklardan kurtarıp, sadece Allah’a tevcih ettikten sonra, iman hakikatlerine ulaşmakta kullanılan çok uzun ve meşakketli bir yolculuktur. Bu yolculuk esnasında çok engeller ve tehlikeler ile karşılaşan salik, bunları aşmak için birtakım riyazetler ile nefsini terbiye etmeye çalışır. Az yeme, az uyuma, az konuşma, dünyanın boş işlerini terk gibi sıkı perhizler ile manevî yolculuğunu katetmeye çalışır.
Bu uzun ve çok meşakkatli manevî yolculukta giden salik, manen terakki ettikçe, derin manaları keşif eder ve ayrı ayrı manevî zevklerle karşılanır. Aslında bu keşif ve zevklerin veriliş maksadı, uzun ve zorlu bir yolculukta olan salike Allah’ın bir teşviki, ikramıdır ve kolaylığıdır; yoksa asıl gaye değildir. İşte bazı salikleri vartaya atan, zevk ve keşifleri gaye yapması, asıl hedef hâline getirmesidir. Hedef, Allah’ın rızasına kavuşmaktır; zevk ve keşifler ise bu yolda teşvik ve teyit içindir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar