"Ehl-i Sünnet ve Cemaati bırakıp fırka-i dalleye girersin." cümlesini izah eder misiniz, "fırka-ı dalle"yi nasıl anlamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
“Yahudiler yetmiş bir (71) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Hristiyanlar yetmiş iki (72) fırkaya ayrıldılar, biri hariç diğerlerin hepsi cehenneme girer. Bu ümmet de yetmiş üç (73) fırkaya ayrılacak, biri hariç hepsi cehenneme girer.”(1)
"Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, bunların içinden bir fırkası ehl-i necat olacaktır." buyurmuş. Ashab sormuşlar: "Yâ Resûlâllah, o kurtulan fırka hangi fırka olacaktır?" Şöyle cevap vermiş:
"Benim sünnetimden şaşmayanlar kurtulanlardan olacaktır! Yâni Ehl-i sünnet ve’l cemaat mensuplarıdır."(2)
Fırka-ı Naciye, kurtuluşa eren, ahiretteki her türlü azabtan beraat ederek, kurtuluşa eren zümre demektir ki, bunun bir adı da "Ehl-i sünnet ve'l-cemâat"tir. Diğer bir ifade ile Fırka-ı Naciye, Kur'an-ı Kerîm'in hükümlerini kabul ve tasdik etmekle onlara uyan, Hz. Peygamber (asm)'in ve onun ashabının yolunu aynen takip eden cemaat demektir.
Hadislerde de ifade edilen "Ehl-i sünnet ve'l-cemâat", İtikatta Eşari ve Maturudi amelde Hanefi, Maliki, Şafi ve Hanbelî mezhebinde olanlara deniliyor. Bu mezhepler Kur’an ve sünnet çizgisini harfiyen takip edip harici ve sapkın yollara tevessül etmemişlerdir. Ve İslam ümmetinin maşer-i vicdanı olmuşlardır. Peygamber Efendimizin (asm) ehl-i necat dediği fırka da budur.
Bu çizginin dışına çıkanlar ise fırka-ı dalle ya da bid'at ehli kimselerdir. Mutezile, Şia, Haricilik, Vehhabilik bunlardan en bilinenleridir. Bu tarz batıl mezhepler İslam’ın temel esaslarını inkâr etmedikleri müddetçe Müslümandırlar ve ebedî cehennemlik değildirler. Ehl-i sünnet âlimleri ehl-i bid'at olanları ehl-i kıble olarak kabul ediyor ve onları asla tekfir etmiyorlar.
Ama İslam’ın temel esaslarını inkâr eden ehl-i bid'at olanlar kâfir olur. Mesela, Şia içinde türemiş İsmailiye ve Rafizilik buna örnektir. Bu sapkınlar Hazreti Ali Efendimizi (ra) ilahlaştırıyorlar. Bunun yanında, yine Şia içinde bulunan Zeydiler ve Caferiler Ehl-i sünnete yakın mezheplerdir. Hatta bu iki mezhep amelde Hanefidirler. Sadece birkaç noktada Ehl-i sünnetten ayrılıyorlar. İmam Ali’yi (ra) üç halifeden üstün görmeleri gibi. Hâlbuki ümmetin ortak aklı olan Ehl-i sünnet, Dört halifeyi sırasına göre üstün görürler. Bu gibi teferruattaki ihtilaflar ve muhalefetler onları İslam dairesinden çıkarmaz.
Özetle, bid'at küfür değildir, ama sünnete muhalefet olduğu için ağır bir cürüm ve büyük bir günahtır. Bid'atin dalalet olması sünnete muhalefet etme noktasındandır.
Dipnotlar:
1) bk. Ebu Davud, Sünnet, 1; Tirmizî, İman,18; İbni Mace,Fiten, 17; İbni Hanbel, II, 332.
2) bk. Tirmizi, İman,18; İbni Mace, Fiten, 17.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü