Hüsrev Ağabey için yapılan eleştiriler (firak-ı dalleye düştüğü iddiası, gibi) ne derece doğrudur, bilgi verir misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Hüsrev Ağabey'in Risale-i Nurların kahramanı ve Üstad'ın da en büyük talebeleri içinde olduğu, Risale-i Nurların yüzlerce yerinde zikredilmiştir. Böyle çirkin ve zulümlü bir vasfı ona isnat etmek; ne akıl ne muhakeme ne de vicdan ile bağdaşmaz. Böyle bir çirkin iftira; ancak cehaletin ve meşrep taassubunun neticesi olabilir. Biz, hakiki ve şuurlu bir Nur talebesinin böyle bir suçlamayı yapacağına ihtimal vermiyoruz. Şayet yapmış ise, onun hakiki ve şuurlu bir Nur talebesi olmadığı sabit olur.

Her meslek ve meşrebin sadık ve cahil ahmakları vardır. Bunlar; meslek ve meşreplerine fanatiklik duygusu ile bağlıdırlar. Akıl, muhakeme, vicdan ve insaf gibi ahlaki ve İslami ölçüler, bu fanatiklerin dünyasında yoktur. Bunlara göre yegâne hak; kendi meşrepleridir. Sair meşrepler ise; ya yanlıştır, ya da alt mevkidedir. Maalesef böyle muhakemesiz ve insafsız fanatikler, her cemaat ve her meşrep içinde bulunabiliyor. Böylelerin sözlerine bakıp, mensubu olduğu cemaat ya da meşrebi yargılamak doğru olamayacağı için, onları cemaat ve meşreplerden ayrı değerlendirmek gerekir.

Üstad Hazretlerinin Hüsrev Ağabey hakkındaki şu mektubu, böyle düşünenleri tekzip ediyor:

"Aziz, sıddık kardeşlerim Refet, Mehmed Feyzi, Sabri."

"Ben şiddetli bir işaret ve mânevî bir ihtarla sizin üçünüzden, Risale-i Nur'un hatırı ve bu bayramın hürmeti ve eski hukukumuzun hakkı için çok rica ederim ki, dehşetli yeni bir yaramızın tedavisine çalışınız. Çünkü, gizli düşmanlarımız iki plânı takip edip, biri beni ihanetlerle çürütmek, ikincisi mâbeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkit ve itiraz ve gücenmekle bizi birbirimizden ayırmaktır."

"Ben size ilân ederim ki, Hüsrev'in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünkü şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir ki, benim sobamın parçalanması gibi acîp, sebepsiz bir hadise başıma geldi. Ve bana yapılan bu son işkence dahi bu mânâsız ve çok zararlı tesanütsüzlüğünüzden geldiğine kanaatim var. Dehşetli bir parmak buraya, hususan altıncıya karışıyor. Beni bu bayramımda ağlatmayınız, çabuk kalben tam barışınız."(1)

(1) bk. Şualar, On Dördüncü Şua.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 9.544
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...