"Ehl-i velâyet, gaybî olan şeyleri, bildirilmezse bilmezler. En büyük bir velî dahi, hasmının hakikî halini bilmedikleri için,.." Bu mektup niçin yazılmış, gelecek bir muarızdan mı bahsediyor?
Değerli Kardeşimiz;
Bu mektupta, Risale-i Nurlara itiraz veya tenkit sureti ile saldıracak olan bazı şeyhlere, din adamlarına ya da cemaat önderlerine karşı nasıl hareket edilmesi, nasıl mukabelede bulunulması gerektiği dersi veriliyor. Bu ders, o zamanda vuku bulmuş ve makbul bir şeyhin tenkit ve itirazı üzerinden verilmek isteniyor.
Yoksa ileride başka birisi çıkıp şöyle yapacak denilmiyor. Umumi manada böyle durumlarda ne yapılması, nasıl cevap verilmesi gerektiği ders veriliyor.
Çıkması muhtemel olan bu tip insanların vasıflarını Üstad Hazretleri genel hatları ile şu şekilde tarif ediyor:
"İstanbul’da malûm itiraz hâdisesi ima ediyor ki, ileride, meşrebini çok beğenen bazı zâtlar ve hodgâm bazı sofi-meşrepler ve nefs-i emmaresini tam öldürmeyen ve hubb-u cah vartasından kurtulmayan bazı ehl-i irşad ve ehl-i hak, Risale-i Nur’a ve şakirtlerine karşı kendi meşreplerini ve mesleklerinin revacını ve etbâlarının hüsn-ü teveccühlerini muhafaza niyetiyle itiraz edecekler; belki dehşetli mukabele etmek ihtimali var. Böyle hadiselerin vukuunda, bizlere, itidâl-i dem ve sarsılmamak ve adavete girmemek ve o muarız taifenin de rüesalarını çürütmemek gerektir." (1)
Bu gibi zatlara karşı nasıl mukabelede bulunulması gerektiğini de Üstad, aynı yerde devamla şu şekilde ifade etmektedir:
"Bu sırra binaen وَالْكَاظِمِينَ الْغَيْظَ وَالْعَافِينَ عَنِ النَّاسِ deki ulüvv-ü cenab düsturuna ittibaen ve avâm-ı mü’minînin şeyhlerine karşı hüsn-ü zanlarını kırmamakla, imanlarını sarsılmadan muhafaza etmek ve Risale-i Nur’un erkânlarının haksız itirazlara karşı haklı, fakat zararlı hiddetlerinden kurtarmak lüzumuna binaen; ve ehl-i ilhadın iki taife-i ehl-i hakkın mabeynindeki husumetten istifade ederek, birinin silâhıyla, itirazıyla ötekini cerh edip ve ötekinin delilleriyle berikini çürütüp ikisini de yere vurmak ve çürütmekten içtinaben, Risale-i Nur şakirtleri, bu mezkûr dört esasa binaen, muarızlara hiddet ve tehevvürle ve mukabele-i bilmisille karşılamamalı. Yalnız kendilerini müdafaa için musalahakârâne, medâr-ı itiraz noktaları izah etmek ve cevap vermek gerektir."
"Çünkü bu zamanda enaniyet çok ileri gitmiş. Herkes, kameti miktarında bir buz parçası olan enaniyetini eritmeyip bozmuyor, kendini mazur biliyor; ondan nizâ çıkıyor. Ehl-i hak zarar eder; ehl-i dalâlet istifade ediyor."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Kastamonu Lahikası, 120. Mektup.
(2) bk. a.g.e
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü