"Elhâsıl, şecere-i hilkatin en müntehâsındaki en cüz'î ahvâl ve semerat, iki cihetle tevhide ve vahdete işaret ve şehadet ederler..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Elhâsıl, şecere-i hilkatin en müntehâsındaki en cüz'î ahvâl ve semerat, iki cihetle tevhide ve vahdete işaret ve şehadet ederler:"
"Birincisi: Rububiyetin kâinattaki maksatları onlarda tecemmu ve gayeleri onlarda temerküz ve ekser Esmâ-i Hüsnânın cilveleri ve zuhurları ve taayyünleri ve hilkat-i mevcudatın neticeleri ve faydaları onlarda içtima ettiğinden, onların her birisi bu temerküz noktasından der: 'Ben bütün kâinatı halk eden Zâtın malıyım, fiiliyim, eseriyim.' "(1)
Elma ağacının bütün genetik şifresi ve hususiyetleri bir plan ve özet olarak ve çekirdeğinde yazılıdır. O çekirdek ile ağaç arasında san’at noktasından bir fark bulunmuyor. Hatta san’at olarak çekirdek ağaçtan daha san’atlıdır. Ağacın bütün hususiyetlerini bir çekirdeğe yerleştirmek harika bir san’attır.
Risalelerde kâinat bir ağaca, elementler onun dallarına, bitkiler âlemi yapraklarına, hayvanlar onun çiçeklerine, insanlar ise meyvelerine benzetilir.
Bir ağacın bütün programı çekirdeğinde genetik şifreler halinde yazılıyor. Üstad hazretleri bu mânayı “manevî kader kalemiyle yazılıyor” şeklinde ifade ediyor. Bu manevî kalemle genler farklı şekillerde diziliyorlar, bu farklılıklar da o varlıktaki değişik hususiyetler olarak ortaya çıkıyor.
Şu nokta çok ehemmiyetlidir: Ağacın gövdesinin çekirdekteki yazılışı gövde şeklinde değildir, dallarının yazılışı da dal şeklinde değildir. Keza, insanın genetik şifresinde yer alan kemikler sert olmadığı gibi, o şifredeki kan da kırmızı değildir.
Üstad hazretleri birçok risalesinde kâinat için kitap, ondaki varlıklar için de “mektûbat-ı Rabbaniye, kelimat-ı kudret, hikmetnüma bir söz” gibi tabirler kullanır. Her varlık, yine Üstadın ifadesiyle, “misdar-ı kader üstünde kalem-i kudretle” yazılmıştır. Yâni, her varlık Allah’ın ezelî ilminde her şeyiyle, her vasfıyla takdir edilir ve kudret kalemi bu takdire göre eşyaya vücut verir.
İşte çekirdeğin de ağaç gibi aynı kudretten çıktığını gösteriyor. Allah kâinatta büyükten küçüğe, kesretten vahdete, ağırdan hafife, uzundan kısaya, yaştan kuruya kadar her şeye tevhid mührünü vurmuş, vahdet imzasını atmıştır. Kimse bu yaratılış içinde bir boşluk bularak şirke yer açamaz.
Kâinat ve içindeki unsurları arasında açıkça görülen yardımlaşma, tesanüd, birbirinin ihtiyacına cevap verme, kucaklaşma gibi fiiller, kâinatı parçalanmaz ve bölünmez bir bütün haline getiriyor. Bu fiiller sayesinde kâinat adeta muntazam çalışan bir fabrika şekline giriyor.
Mesela, bir elmanın teşekkülünde güneş, hava, su, toprak, elementler, dolaylı olarak yıldız ve galaksiler hepsi bir intizam ve yardımlaşma içinde çalışıyorlar. Şayet bu unsurlardan bir tanesi bu yardımlaşma ve dayanışma içinden çıksa elma olmaz. Dünyamıza milyarlarca yıl uzakta olan bir yıldız ve galaksi intizamlı ve muvazeneli hareket etmeseler elma vücuda gelmez. Zira bir yıldız zerre kadar mihverini şaşırsa, bütün kâinat fabrikasını yerle bir edecek. Demek çok uzakta, hayattan alâkasız gibi duran bir yıldızın da hayata bir yardım ve müdahalesi vardır.
Bu da gösteriyor ki, tek bir elma; bütün kâinat çarklarının muntazaman çalışmasından hâsıl olan, bütün âlemlerden süzülüp gelen neticedir.
Yine bir karıncanın vücudunda toplanan ve çalışan element ve moleküller, kâinatın dağınık ve geniş unsurlarından süzülüp geliyor. Karıncanın vücudunda, demirden, altına kadar hassas terazilerde ölçülmüş miktarda elementler vazife yapıyor. İşte karınca kâinattan süzülen bir hulasadır.
Demek elma kimin ise, elmanın teşekkülünde çalışan bütün varlıklar da onundur.
(1) bk. Şualar, İkinci Şua, İkinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
"şecere-i hilkatin en müntehâsındaki en cüz’î ahvâl ve semerat" , "daire-i kesretin nihayetlerindeki zîhayat" bu kavramlari biraz acarmisiniz.
Kainat bir ağaç bu ağacın en sonundaki meyve ise insandır. Allah kainat ağacını insan meyvesi için yaratmış her şeyi de insana göre dizayn etmiştir. İnsanı da iman ile Allah’ı tanısın ibadet ile kendini Allah’a sevdirmesi için yaratmış.
Daire-i kesret bütün kainat bütün mahlukat anlamına geliyor bu dairenin sonunda ki zihayat ise nebatat, hayvanat ve insan oluyor. Kainat büyük bir fabrika gibi hayata hizmet ediyor ve hayatın oluşması ve devam edebilmesi için istikrarlı bir şekilde işlettiriliyor.
Mesela güneş hayat için düzenli bir şekilde doğup batıyor yağmur hayat için yağdırılıyor bulutlar hayat için toplanıp dağılıyor vesaire.