Ene için kullanılan "Vücud-u insaniyetin kalın ipinden şuurlu bir tel ve mahiyet-i beşeriyenin hullesinden ince bir ip ve şahsiyet-i ademiyetin kitabından bir elif" teşbihlerini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Her üç benzetmenin de müşterek noktası, enenin mahiyetinin mevhum denecek kadar zayıf olduğunu ifade etmeleridir. Tekrar hatırlayalım ki, enenin mevhum olması insanın mevhum bir varlık olduğu demek değildir, ancak onun kendi mahiyetine takılan maddi ve manevi cihazların hakiki sahibi olmadığı manasınadır. Güneş ve ayna misaline dönecek olursak, ayna ve ondaki ışık mevhum değildir, ama aynanın ışık kaynağı olması bir vehimdir. O ancak, Güneş'in sayesinde ışıklanmıştır.
İnsan mahiyeti akıl, hafıza, vicdan, sevgi, korku, merak gibi binlerce latife ve hissiyata sahiptir. Ene, insanın kendi mahiyetindeki bu şeylere sahip çıkma yani onlara “benim” deme hususiyetidir.
İnsandaki enenin vazifesi, Allah’ın mutlak sıfatlarını anlamak ve kıyaslamaktır, yani vahid-i kıyas yapmaktır. Anlamak ve kıyaslamak ise ancak şuur ile mümkündür. Haliyle Allah insana ene duygusunu takarken, onun yanında akıl ve şuur nimetini de takmıştır. Şuur olmasa o zaman insan bu kıyası yapamaz.
Söz konusu teşbihler şu manayı ifade ediyorlar:
Her bir insanın mahiyeti kalın bir ipe benzetilirse, ene o ipten bir tel gibidir.
Keza, beşerin mahiyeti bir hulleye yani elbiseye benzetilirse, ene o hulleden ince bir iptir.
Yine insanın şahsiyeti bir kitaba teşbih edilirse ene o kitaptan bir eliftir, bir harftir...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü