"Enedeki karanlıklı bir nokta, onları nazarda söndürür, göstermez." cümlesini açıklar mısınız, o nokta nedir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

O karanlık nokta “iman nuruyla aydınlanmamış insan kalbidir.”

Kalbi karartan sebepler muhteliftir. İnkâr (ta’til), şirk, tabiatperestlik, materyalizm, evrim bunların başında gelir.

Ancak, birçok insanda da “düşünmeden yaşama” ayrı bir felsefî cereyan gibi rağbet bulmuş, hakikatlerin görünmesine engel olmuştur. Bilhassa sefahat ve eğlencenin hâkim olduğu toplumlarda, bu karanlık nokta ön plana geçmiştir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.437
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

nurcu56

Enedeki "karanlık nokta"yı biraz daha açar mısınız?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

İnsanın bütün duygu ve hisleri birer aleme açılan pencere hükmündedirler. İnsan bu duygu ve hisler sayesinde o alemler ile irtibat kurar, o alemleri bu duygular penceresi ile seyrederler. Bu duygu ve hisler, o alemlerden merkez hükmünde olan nefse bilgi ve veri akışını sağlarlar. Mesela akıl, mana aleminden manaları getirir, göz görüntü aleminden görüntüleri gösterir, kulak, ses aleminden sesleri aktarır ve hakeza.

Gelen bu bilgi ve verileri işleyip değerlendirmek, insanın zatındaki duruma bakar. Şayet insanın nefsi ve kalbinde bu gelen bilgi ve verileri anlamlandıracak bir ışık, bir nur yok ise, bu bilgi ve veriler hiçbir işe yaramaz. En güzel bilgiler en kaliteli veriler de gelse, nefis ve kalpte onu değerlendirecek ve yorumlayıp hakka götürecek bir madde ve nokta olmadığı için, hepsi boş yere sönüp giderler.

Bu bilgileri söndüren madde ise, insanın iradesi ile, benlik hissine temellük ederek, yani haksız yere sahiplenerek şerde işlettirmesinin neticesi olarak kalp ve nefsin ifsat ile bozulmasına kinayedir. Halbuki Allah insana benlik hissini bir kıyaslama yaparak, isim ve sıfatlarını talim için vermiştir. Yani ben şu hanenin sahibiyim, Allah ise kainatın sahibidir. Kıyaslaması ile Allah’ın mutlak sıfatı olan malikiyetlik manasını anladıktan sonra, bütün mülkün ona ait olduğunu teslim etmesi gerekirken, insan vehmi ve farazi olan cüzi benliğe sahip çıktı ve dalalete saplandı. Bu bakış açısı insanın merkezi hükmünde olan nefsi ve kalbine karanlık bir nokta oluşturdu, bundan sonra duygu ve fikir vasıtası ile gelen bütün marifet nurları bu karanlık noktada kaybolup söndü.

Bu manayı bir temsil ile akla yaklaştıralım. İç işleri bakanlığı merkez olsun, buna bağlı olan istihbarat birimleri ve karakollar ise bu bakanlığın kolları ve uzantıları olsun. Merkezde olan bakanlık binasına bütün bilgi ve veri akışı bu istihbarat ve karakollar aracılığı ile oluyor. Merkez binasında sorumlu olan bürokratların vazifesi ise, gelen bu bilgi ve verileri değerlendirip, devletin bekası ve güvenliğinde önlem almaktır.

İstihbarat birimleri ve karakollar, vazifesini tam ve eksiksiz yapmalarına rağmen merkez binasında vazifeli olan bürokratlar, devleti tanımayıp isyan ettikleri için, gelen bilgileri tamamen karartıp devletin güvenliğini tehlikeye atıyorlar. Bir nevi merkez görevlileri kendilerini devlet içinde devletçik olarak görüyorlar ve kanunsuz işlere bulaşıyorlar. İstihbarat birimleri ve karakollardan gelen bilgilerin karartılmasındaki tek neden, merkezin kendini ayrı bir devlet görmesinden kaynaklanıyor.

Temsildeki devlet, tabiri caiz ise, Allah’ın şu kainat üzerindeki rububiyet ve uluhiyetinin saltanatına kinayedir. İç işleri bakanlığının merkez binası ise, insanın mahiyetidir. Merkez binada çalışan bürokratlar ise insanın iradi işlerinde karar verme mekanizması olan irade, benlik ve nefse kinayedir.

İstihbarat birimleri ve karakollar ise irade ve benliğe hizmet eden insandaki duygu ve latifelerdir. Bilgi ve veri ise bu duygu ve latifelerin kainat alemlerinden topladığı marifet nurlarıdır. Merkez binada çalışan bürokratların isyan ve inkarları, yani devlet içinde devlet olmaya kalkmaları ise, insanın nefsine ve benliğine takılan cüzi sahiplik manasını sahiplenerek, Allah’ın rububiyet ve uluhiyetine inkar ile baş kaldırmasıdır.

Bilgilerin karartılması ise, duygu ve fikir yolu ile gelen marifet nurlarının benlik ve nefsin anarşik tutumu yüzünden, yani heva ve enesini İlah edinmesinden, insanda tesir etmemesine kinayedir. Kanunsuz işlere bulaşmaları ise Allah’ın emir ve yasaklarına uymamaktır.

Bilgiyi getirme ve depolama mekanizması kafirde de müminde de eksiksiz işler, ama o bilgileri değerlendirip, nurlandırma ve hidayet yapma mekanizması kişinin iradesine ve enaniyetine bakar. İşte enedeki karanlık noktayı bu şekilde değerlendirebiliriz.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Ziyaretçi (doğrulanmadı)
misal ve hakikate tatbiki çok güzel olmuş teşekkürler
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
drerkan
Maşaallah.İrfan denizi gibi Risale-i Nur ve konuların işlendiği bu menzil.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...