''Ey daire-i esbabdan zuhur eden işleri, hâdiseleri esbaba isnad eden gafil, cahil!'' ifadesindeki “işler ve hadiseler” nelerdir; sebepleri hep madde olarak mı algılamalıyız?
Değerli Kardeşimiz;
Sebepler eli ile gelen sanatları Allah’a vermek kolaydır. Mesela, elmayı ağaca değil de Allah’a vermek kolaydır. Bu hususta imanı olan her insan, kolaylıkla bunu idrak edebilir ve sorgu neticesinde bu manaya ulaşabilir.
Lakin sebeplerden hasıl olan iş ve hadiseler tabiri, daha çok insanların fiil ve davranışlarına ve bu davranışlardan hasıl olan sosyal olaylara bakıyor. İnsanlar kendi işlerini ve insan merkezli olayları insana vermek veya başka sosyal sebeplere bağlamak ve dayandırmak noktasında, daha zayıf ve daha dikkatsizdir.
Bu sebeple savaşları kazanan veya kaybedenler hep komutanlardır. Sanki burada Allah’ın bir tasarrufu ve kaderin bir hükmü yokmuş gibi olaylar yorumlanır. Buna davranış ve sosyal olaylar şirk denilebilir. Nasıl elmayı ağaçtan bilmek şirk ise, sosyal bir olayı sosyal bir faktörden veya sebepten bilmekte de gizli bir şirk vardır. İşte işler ve hadiseler daha ziyade bu manaya işaret ediyor.
Halbuki Allah’ın tasarrufu ve rububiyeti mutlaktır, her şeyi ihata eder. Bütün işler ve hadiseler, O'nun tasarruf ve rububiyetindedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bu konuda Sorularlaislamiyet.com sitemizden yardım alabilirsiniz: