"Madem cismen fâniyim; bu fânilerden bana ne hayır gelebilir?" Herhalde burada Üstad, insanlardan soyutlanmayı öngörmüyor. Bu bahsi açabilir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Hasta bir insan düşünelim, şifanın Allah’tan geldiğinden gafil olduğu için şifayı hekimden ve ilaçtan biliyor. Bu adam şirke girmemiş olsa bile, nimetin kıymetini tam idrak edemez, şükrünü tam yapamaz.
Başka bir hasta, doktora gidiyor, onun verdiği ilaçları kullanıp iyileşiyor. Doktorun ve ilacın bir vesile, şifayı verenin Allah olduğunu biliyor, teşekkürü şifanın kaynağı olan Allah'a veriyor ve tam bir ubudiyet sergiliyor. O biliyor ki;
"İlâçlara hâsiyetleri veren ve tesiri halk eden, ancak o Şâfî-i Hakikîdir." (30. Lem’a)
Müttaki müminler; sebepleri inkâr edip terk etmiyor, sebeplerin İlâhî kudrete bir perde ve vesile olduğunu biliyorlar. Sebeplere tesir verenin Allah olduğunu asla unutmuyorlar. Üstad Hazretlerinin veciz ifadesi ile "dünyayı kesben değil, kalben terk" ediyorlar.
Kalbi masiva ve sebeplerden tecrit etmek, insanlardan ve sebeplerden tecrit etmek manasına gelmiyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar