"Fakat bir Müslüman, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın zincirinden çıksa, dinini bıraksa, daha hiçbir dine girmez, anarşist olur; ruhunda kemâlâta medar hiçbir hâlet kalmaz. Vicdanı tefessüh eder, hayat-ı içtimaiyeye bir zehir olur." Örnekle izahı?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Mürted İslam dininden çıkmış kişiye denir. İslam dini ise dinlerin en yükseği ve en mükemmelidir. Dinlerin en yükseğini ve mükemmelini terk eden adam artık başka dinleri ve kanunları tanımaz ve onların terbiyesine girmez. Böyle olunca, mürted tam bir kuralsızlık ve anarşistlik içine düşer. Bu da toplum için büyük bir risk teşkil eder. Nasıl kangren olan aza vücudun bütününe zarar vermemesi için kesilip atılır ise, böyle anarşist ve kuralsız mürted de toplumun bünyesine zarar vermemesi için idam edilip temizlenir.

Üstad Hazretlerinin yukarıda vermiş olduğu örnekteki gibi, süt ve yoğurt bozulsa yine yenip kullanılabilir, ama sütün en mükemmel kısmı olan yağ bozulsa, ondan yeni bir ürün çıkmaz. Zira ondan daha üstün bir ürün olmadığı için, başka ürün olmaya kabiliyeti kalmıyor. İşte Müslüman da insanlığı ve ahlakı en kamil olan İslam dininden öğrendiği ve onunla terbiye olduğu için, artık bu daireden çıktığı zaman, ruhuna kemalat kazandıracak başka bir nokta, başka bir sistem kalmıyor. Bu yüzden tam bir inkar ve anarşiye kayıyor. İşte bu yüzden bütün mezheplerde "Mürtedin hakkı hayatı yoktur." diye hüküm verilmiştir.

"Meselâ, nasıl ki bir saray bulunsa, büyük bir dairesinde büyük bir elektrik lâmbası bulunur. O elektrikten teşa'ub etmiş ve onunla bağlı küçük küçük elektrikler, küçük menzillere taksim edilmiş. Şimdi, birisi o büyük elektrik lâmbasının düğmesini çevirip ziyayı kapatsa, bütün menziller derin bir karanlık içine ve bir vahşete düşer."

"Ve başka sarayda, büyük elektrik lâmbasıyla merbut olmayan küçük elektrik lâmbaları, her menzilde bulunuyor. O saray sahibi büyük elektrik lâmbasının düğmesini çevirerek kapatsa, sair menzillerde ışıklar bulunabilir, onunla işini görebilir; hırsızlar istifade edemezler."

"İşte, ey nefsim! Birinci saray, bir Müslümandır. Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm, onun kalbinde o büyük elektrik lâmbasıdır. Eğer onu unutsa, el'iyâzü billâh, kalbinden onu çıkarsa, hiçbir peygamberi daha kabul edemez. Belki hiçbir kemâlâtın yeri ruhunda kalamaz. Hattâ Rabbini de tanımaz. Mahiyetindeki bütün menziller ve lâtifeler karanlığa düşer. Ve kalbinde müthiş bir tahribat ve vahşet oluyor. Acaba bu tahribat ve vahşete mukabil hangi şeyi kazanıp ünsiyet edebilirsin? Hangi menfaati bulup, o tahribat zararını onunla tamir edersin?"

"Halbuki, ecnebiler o ikinci saraya benzerler ki, Hazret-i Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmın nurunu kalblerinden çıkarsalar da kendilerince bazı nurlar kalabilir veya kalabilir zannederler. Onların mânevî kemâlât-ı ahlâkiyelerine medar olacak, Hazret-i Mûsâ ve İsâ Aleyhimesselâma bir nevi imanları ve Hâlıklarına bir çeşit itikatları kalabilir."(1)

Burada asıl mukayese edilen husus, mürted ile dinsiz Avrupalının arasındaki farktır. Mürtet, bütün mükemmel şeyleri en mükemmel olarak, en mükemmel peygamberin terbiyesinde tanıdığı, bildiği için, irtidat ile bu mükemmel terbiyeden çıksa, artık ondan daha iyisini ve mükemmelini bulamayacağı için, insanlıktan da çıkar. Artık insani ve kemalata medar bir dayanak kendi ruhunda bulamaz, topluma ve çevresine zararlı bir varlık derecesine düşer.

Ama dinsiz Avrupalı, bozuk ve tahrif edilmiş bir dini terk ettiği için, ondan daha iyisi olan İslam’ı bulabilir. Bulmasa da, fıtratı mürtedinki gibi kokuşmadığı, insanlığı bozulmadığı için, insanlığın faydasına olan işlerde kendini istihdam edebilir. Nitekim bir çok faydalı ve sosyal içerikli kurum ve kuruluşlar, bu Avrupalı dinsizler tarafından tesis edilmiştir.

Bunun en güzel ve somut örneği Türk solu ile Avrupa solunun arasındaki farktır. Avrupalı bir solcu demokrat ve insan haklarına saygılıdır. Hatta sosyal adaletin temini için çırpınır. Ama Türk solu fesat yuvası gibi sürekli arıza çıkarır. Sürekli baskıcı ve insan haklarını yok sayan bir tavır içindedir. Bu da Üstad Hazretlerinin yukarıda ifade ettiği hakikatin somut bir delilidir.

İslam farklı din ve inançta olanlara baskı yapmıyor; bilakis onların inancını garanti altına alıyor. Lakin Müslüman olan birisinin dinden çıkmasını da cezalandırıyor.

Dipnotlar:

(1) bk. Sözler, Yirmi Dördüncü Söz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

muhammedakif

Bu cevap da çok ikna edici. Allah razı olsun.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...