"Felâsifenin bir tâifesi, Cenâb-ı Hakk'a 'mûcib-i bizzat' demişler, ihtiyârını nefyetmişler,.." Bu cümleyi "mucib-i bizzat" kavramı ile izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
MUCİB-İ BİZZAT: İradesiyle değil de, varlığı icabı her şeyi yapmaya mecbur olan demektir. Yani (haşa) "Allah her şeyi yaratmak ve her şeye icabet etmek zorundadır" gibi anlamlara gelmektedir. Bu ise doğru değildir. Zira Allah her şeyi kendi iradesine bağlı olarak yapar. İsterse yapar, istemezse yapmaz. Allah'ı bir şey yapmaya zorlayan hiç bir sebep yoktur. Rahmet ve merhametiyle bu alemi ve içindekileri varetmiştir.
Besmele bahsinde geçen ve konumuza ışık tutacak şu paragrafa bakalım:
"Şu hadsiz kâinatı şenlendiren, bilmüşâhede, rahmettir. Ve bu karanlıklı mevcudâtı ışıklandıran, bilbedâhe, yine rahmettir. Ve bu hadsiz ihtiyacât içinde yuvarlanan mahlûkatı terbiye eden, bilbedâhe, yine rahmettir. Ve bir ağacın bütün hey'etiyle meyvesine müteveccih olduğu gibi, bütün kâinatı insana müteveccih eden ve her tarafta ona baktıran ve muâvenetine koşturan, bilbedâhe, rahmettir. Ve bu hadsiz fezâyı ve boş ve hâlî âlemi dolduran, nurlandıran ve şenlendiren, bilmüşâhede, rahmettir. Ve bu fânî insanı ebede namzed eden ve ezelî ve ebedî bir zâta muhatap ve dost yapan, bilbedâhe, rahmettir."
"Ey insan! Mâdem rahmet böyle kuvvetli ve câzibedar ve sevimli ve mededkâr bir hakikat-i mahbubedir; 'Bismillahirrahmanirrahim' de, o hakikate yapış ve vahşet-i mutlakadan ve hadsiz ihtiyacâtın elemlerinden kurtul. Ve o Sultân-ı Ezel ve Ebedin tahtına yanaş ve o rahmetin şefkatiyle ve şuââtıyla o Sultana muhatap ve halîl ve dost ol." (1)
(1) bk. Lem'alar, On Dördüncü Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar