"Fünun ve kemalâtınızın menbaları ve hakikatleri olan esma-i Rabbaniyeme çıkasınız ve o esmanın dürbünüyle, kalbinizle Rabb’inize bakasınız." Fenlerle, esma-i ilahiyye daha mı iyi anlaşılmaktadır?
Değerli Kardeşimiz;
Allah’ın isim ve sıfatlarının talimi hususunda, eşyanın derinlemesine bilinmesi şart değildir. Bir çiçeğin göze görünen kısmı da Allah’ın isimleri hakkında insana bir fikir verebilir. Yoksa "Sadece fennî malumat ile o isim okunur." demek hata olur. Hatta Kur’an, eşyadan bahsederken herkesin anlayabileceği zahir fayda ve hikmetlerinden bahseder.
Mesela, Güneş'ten bahsederken lamba ve soba tabirleri ile bahseder, kimyevi yapısından bahsetmez. Bütün insanlar Güneş'in lamba ve soba yönünü bilir, ama kimyevi yapısını bilmez.
İmana dair konularda, fennî malumatın tesiri o kadar da değiştirici ve dönüştürücü değildir. Üstad bu manaya şöyle işaret ediyor:
"Mesail iki kısımdır."
"Birisinde telâhuk-u efkâr tesir eder. Belki ona mütevakkıftır. Nasıl ki, maddiyatta büyük bir taşı kaldırmak için teavün lazımdır."
"Kısm-ı diğerîde, esas itibarıyla telâhuk ve teavün tesirsizdir. Bin de bir de birdir. Nasıl ki, hariçte bir uçurum üzerinde atlamak veyahut bir dar yerde geçmekte küll ve küll-ü vahid birdir. Teavün fayda vermez."
"Bu kıyasa binaen fünunun bir kısmı, büyük taşın kaldırılması gibi teavüne muhtaçtır. Bunların ekserisi, ulûm-u maddiyedendir. Diğer bir kısmı ikinci misale benzer. Tekemmülü def'î yahut def'î gibi olur. Bu ise, ağlebi maneviyat veya ulûm-u İlâhiyedendir. Lâkin, eğer çendan telâhuku efkâr bu kısm-ı sâninin mahiyetini tağyir ve tekmil ve tezyid edemezse de burhanların mesleklerine vuzuh ve zuhur ve kuvvet verir."(1)
1) bk. Muhakemat, Birinci Makale
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü