"Gerçi çok muhtacız ve âhirette de çok böyle kerpiçlerimiz var; fakat fâni bir surette bu zayi olmasın, o kasrımızdan bir kerpiç noksan olmasın..." Bu ifadeler Nahl, 16/96 ile ilgili mi?
Değerli Kardeşimiz;
“Sizin yanınızdaki tükenir, Allah katında olan ise kalıcıdır. Elbette sabredenlere, yapmakta olduklarının en güzeliyle mükâfatlarını vereceğiz.” (Nahl, 16/96)
Bu ve buna benzer ayetler, baki âlem ve içindekilerin, fani âlem ve içindekilerden kıyasa gelemeyecek kadar üstün olduğunu ifade ediyor. Bu mübarek velilerin bu mübarek ifadeleri de bu ayetlerden çıkarılmış bir manadır denilebilir.
"Rabian: Dünyanın yüz bahçesi, fâni olmak haysiyetiyle, âhiretin bâki olan bir ağacına mukabil gelemez. Halbuki, hazır lezzete meftun kör hissiyât-ı insaniye, fâni, hazır bir meyveyi, bâki, uhrevî bir bahçeye tercih etmek cihetiyle, nefs-i emmare bu hâlet-i fıtriyeden istifade etmemek için Risale-i Nur şakirtleri ezvak-ı ruhaniyeyi ve keşfiyat-ı mâneviyeyi dünyada aramıyorlar."
"Risale-i Nur şakirtlerine bu noktada benzeyen eskiden bir zât, haremiyle beraber büyük bir makamda bulundukları halde, maişet müzayakası yüzünden haremi, demiş zevcine: 'İhtiyacımız şedittir.'”
"Birden, altundan bir kerpiç yanlarında hazır oldu. Haremine dedi: 'İşte Cennetteki bizim kasrımızın bir kerpicidir.'”
"Birden o mübarek hanım demiş ki: 'Gerçi çok muhtacız ve âhirette de çok böyle kerpiçlerimiz var; fakat fâni bir surette bu zayi olmasın, o kasrımızdan bir kerpiç noksan olmasın. Dua et, yerine gitsin; bize lâzım değil.' Birden yerine gitti, Keşifle gördüler diye rivayet edilmiş."(1)
Hatta bu kısım, bu ayetin kısa ama çok tesirli bir tefsiri hükmündedir, desek mübalağa olmaz.
(1) bk. Emirdağ Lahikası-I, 52. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü