"Güya şu ağaçların müekkel melâikeleri içlerine girip her bir dalında çok neyler takılan ağaçları ceset olarak giymişler." Meleğin ağacı ceset olarak giymesi mecazî midir, açar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Hayal ise görüyor: Güya şu ağaçların müekkel melâikeleri içlerine girip her bir dalında çok neyler takılan ağaçları ceset olarak giymişler. Güya Sultan-ı Sermedî, binler ney sadâsıyla muhteşem bir resm-i küşatta onlara onları giydirmiş ki, o ağaçlar câmid, şuursuz cisim gibi değil, belki gayet şuurkârâne, mânidar vaziyetleri gösteriyorlar."(1)
Ağaçlar maddî ve cismanî, melekleri ise ruhanî ve nuranîdir. Dolayısı ile meleklerin ağaçları hakiki manada ceset olarak giymeleri, aklen pek mümkün görünmüyor.
Yalnız meleklerin ruhanî ve nuranî yapıları, her türlü cisme nüfuz etmeye ve cisimde işleyen her türlü tecelliyi idrak etmeye müsaittir. Melekler, tesbihatlarını temsil ettikleri bir cismin her yerinde rahatlıkla dolaşıp, ona her noktada nüfuz edebilirler.
Bir ağaca nezaret eden melek, ağacın her bir noktasına nüfuz edebildiği için o ağaç sanki onun evi, iş yeri yahut bedeni gibi olur.
(1) bk. Sözler, On Yedinci Söz, İkinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Eşyanın yani maddenin dışına mülk, içine melekut denir. Dıştan görünen ağaç, ağacı taşıyan ise melektir. Zira "Şu hilkatte câri olan namuslar, kanunlar, kâinatın hayattar olmasına kâfi gelmezler. Çünkü, o cereyan eden namuslar, şu hükmeden kanunlar itibarî emirlerdir, vehmî düsturlardır; ademî sayılır. Onları temsil edecek, onları gösterecek, onların dizginlerini ellerinde tutacak melâike denilen ibâdullah olmazsa, o namuslara, o kanunlara bir vücut taayyün edemez, bir hüviyet teşahhus edemez, bir hakikat-i hariciye olamaz. Halbuki, hayat bir hakikat-i hariciyedir. Vehmî bir emir, hakikat-i hariciyeyi yüklenemez."
O yüzden, meleğin ağacı cesed olarak giymesi ifadesi, makuldur, hakikattir; mecaz veya metafor değil.
Demek, bizim ağaç diye bu taraftan gördüğümüz mevcudatın arka yüzü, melekutiyyet alemidir; Allah'tan emir alıp, bir perde gibi, üzerlerinde esma-ı İlahiyi gösterirler.