"Halbuki, hayat bir hakikat-i hariciyedir. Vehmi bir emir, hakikat-i hariciyeyi yüklenemez." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Hayatın haricî bir hakikati vardır; vehim ve hayal değildir. Ancak, Muhyi isminin tecellisiyle kendini gösteren bu büyük mucizeyi, şu görünen âlemdeki hayatsız eşya ile izah edemeyeceğimiz gibi, bu eşyanın sevk ve idaresinde vazife yapan şuursuz kanunlarla da izah edemeyiz. Bütün kanunlar vehmî emirlerdir, hayatın yaratılmasında hiçbir tesirleri ve vazifeleri yoktur.
Hayat, sebepler araya girmeksizin yoktan ve doğrudan yaratılmıştır. Hayat sahiplerinin bedenleri ve maddeleri ise, sebepler eliyle yaratılırlar.
Kâinattaki kanunların hariçte vücutları yoktur. Mesela "Gezegenler arası cazibe kanunu"nu ele alalım. Bu kanun gezegenlerin şu mevcut şekli ve hareketinden meydana gelir. Hayalen bütün gezegenleri bir araya getirsek artık böyle bir kanundan söz edemeyiz. Demek ki böyle kanunlar nispi ve itibaridir. Ama hayat dediğimizde onun sabit bir varlığı vardır.
"Hiç hatırına gelmesin ki, şu hilkatte câri olan nâmuslar, kanunlar, kâinatın hayattar olmasına kâfi gelir. Çünkü o cereyan eden nâmuslar, şu hükmeden kanunlar, itibari emirlerdir, vehmî düsturlardır; ademî sayılır. Onları temsil edecek, onları gösterecek, onların dizginlerini ellerinde tutacak melâike denilen ibâdullah olmazsa, o nâmuslara, o kanunlara bir vücud taayyün edemez, bir hüviyet teşahhus edemez, bir hakikat-i hariciye olamaz. Halbuki, 'Hayat, bir hakikat-i hariciyedir; vehmî bir emir, hakikat-i hariciyeyi yüklenemez.' " (1)
Demek ki kâinattaki kanunlar ve namuslar vehmî ve itibari emirlerdir, işlerdir. Eğer bunlara müekkel olan melaikeler olmazsa, bu kanunlar yanlız başlarına iş yapamaz. Çünkü Cenab-ı Hakk'ın emriyle kâinatın her tarafında vazifeli olan melaikeler, maddi bir ağacın yapmış olduğu manevi ibadeti Cenab-ı Hakk'a arz ettiği gibi, kâinatta münteşir olan kanunların varlığı da melaikelerin varlığıyla sabit olur.
Kâinatta işleyen kanunlar, itibari emirlerdir, vehmî düsturlardır. Yani, haricî bir varlıkları, cismani bir vücutları yoktur. Nasıl dünyanın ortasından geçen ekvator çizgisini zihnen varsayarız, ama hariçte öyle bir çizgi ve varlık yoktur. Aynen bunun gibi, suyun kaldırma kuvveti, yerin çekim kuvveti dediğimiz kanunların da hariçte cismani olarak bir vücutları yoktur.
İşte, haricî bir vücut ve varlığı olan hayatı, böyle vehmî ve farazi olan kanunlara irca etmek, ona bina etmek mümkün değildir.
Bu ifadeler, hayat gibi mükemmel bir hakikati, kâinattaki vehmî ve haricî vücutları olmayan kanunların bir araya gelmesi ile izah eden maddeci felsefeye bir cevaptır. Hayatı, ancak sonsuz ilim, irade ve kudret sahibi bir rububiyet yüklenebilir ve onun işi olabilir.
(1) bk. Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz, Birinci Maksat.Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü