"Hakaik-i nisbiyenin sübutunu izhar etmek, hikmet-i ezeliyenin iktizasındandır. Bu gibi hakaikın tezahürü, ancak şerrin vücuduyla olur." cümlesini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Hakaik-i Sâbite: Allah’ın kudret ve irade sıfatı ile yarattığı ve kainatta sabit olup değişmeyen her bir hakikate denir. Mesela sıcaklık, ışık, güzellik, madde sabit birer hakikattirler. Bunların kainattaki miktarı nisbi hakikatlere nazaran daha azdır. Zaten nispi hakikatler de bu sabit hakikatlerin aralarındaki bağlar ve orantılardan ibarettir.
Mesela sıcaklığın sabit bir hakikati vardır, lakin soğuk denen nispi hakikat devreye girince, sıcaklığın milyonlarca nispi derece ve hakikatleri açığa çıkıyor. Üstad'ın "Hakaik-ı nisbiye denilen şeyler, kâinatın eczası arasında bulunan rabıtalardır.” sözü bu manayadır. Buradaki ecza sabit hakikat, aralarındaki rabıta denen bağlar ise nispi hakikatlerdir.
Hakaik-i Nisbiye : Allah’ın irade ve kudret sıfatına konu olmayan, yani ona taalluk etmeyen ve hakikatte varlığı olmadığı halde, bir başkasına nispet veya kıyas edildiğinde anlaşılan ve bilinebilen hakikatler demektir. Büyük küçük, sağ sol, ön arka, üst alt birer nispî emirdirler ve bunların hiç birisi de mahlûk değildirler. Bunlar ancak sabit hakikatlerin aralarındaki sınırsız oranların ve değerlerin açığa çıkmasında birer itibari ölçüçüklerdir.
Mesela, sıcaklığın sabit bir hakikati ve bir mertebesi varken, zıddı olan soğuğun müdahalesi ile binlerce milyonlarca nispi hakikatları ve mertebeleri ortaya çıkar. Bu da gösterir ki, kainatta sabit emir ve hakikattan ziyade nispi hakikatlar vardır. Nispi olan bu emirler olmasa idi kainatta hiçbir mutlak gerçek anlaşılmaz ve muamma olarak meçhullerden olurdu.
Sıcaklık tektir, ama soğuk işin içine girince sıcaklık birden on, yüz, bin, on bin gibi binlerce dereceler ortaya çıkıyor. İşte sıcaklığın kendisi tek iken, soğuğun müdahalesi ile binlerce nispi ve izafi değerler açığa çıkıyor. Bu da hakikatlerin sayısı kainatta az iken nispi ve izafi yönlerinin çok olduğunu işaret ediyor.
Yine güzellik bir hakikattir, çirkinliğin müdahalesi ile güzellikte mertebeler meydana gelir.
Hayır da bir hakikattir, bundaki mertebeler de şerrin müdahalesi ile ortaya çıkar.
Takva, salih amel, cömertlik, tevazu gibi hakikatlerin her birinin nice mertebeleri var. Bu dünya imtihanında şeytanın yaratılması ve nefsin kötülüğü emretmesi ve bunlara karşılık, Kur’an'ın hakikat dersi vermesi, kalp ve vicdanın da ona meyilli olması insanlar arasında mertebelerin doğmasına sebep kılınmıştır. Bu bir İlâhî takdirdir, bu takdirin hikmeti ise cennette insanlar adedince ayrı âlemlerin yaratılması ve her birinde farklı tecellilerin sergilenmesidir.
İnsanın mahiyetinde derç edilmiş olan kabiliyetlere zıtları müdahale edince, her bir kabiliyetin binlerce mertebe ve dereceleri ortaya çıkıyor. Cömertlikte Hateme-i Tai dillere destan olurken, sıradan bir cömertte sıradan kalıyor. Bunun sebebi cömertliğin sabit bir hakikatinin yanında binlerce izafi hakikati de vardır manasıdır. Hatem-i Tai’yi diğer cömertlere üstün kılan nispi halidir. Bir insanın bir sıfatı nispi olarak bin sıfat olursa yedi sıfatı yedi yüz olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Editör e katılamıyorum
sıcaklık ve soğukluk “ısı” nın dereceleridir. İki ayrı şey değildir ..
ifrat ve tefrit gibi ; ısının mertebeleridir:
İkincisi: Ateşin bir derecesi var ki, bürudetiyle ihrak eder.... ilahr... RN-Sözler/261
Soğuğun yakması ile sıcağın yakması arasında netice itibarı ile bir fark olmayabilir çünkü ikisi de ya hayatı bitirir ya da azap verir ama soğuk ile sıcağa bire bir aynı denilemez.