"Hakikat-i Muhammediye (a.s.m.), kâinatın çekirdek-i aslisi, bir sebeb-i hilkati ve en mükemmel meyvesi olduğunu milyarlar ehl-i iman tereddütsüz tasdik ederek kabul etmişler." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İlk yaratılan mahlûk, Peygamber Efendimiz (asm.)’ın nurudur. Bütün mahlûkat ve âlemler bu nurdan yaratılmış, kâinat ağacı bu çekirdekten meydana gelmiştir.
Bilindiği gibi canlıların bütün karakterleri genetik şifrelerinde yazılıdır. Bu yazı, kader kalemiyle işlenmiş İlâhî bir programdır. Bir tohumdaki şifrede ağacın şeklini, gövdesinin sertliğini, yaprağının yeşilliğini ve meyvesinin tadını bulamayız. Bu noktayı dikkate almadan, bütün mahlûkatın nur-u Muhammedî’den yaratılışını düşünen adam, yıldızlarla, ormanlarla, denizlerle bu nur arasında bir benzerlik kurmaya kalkışır ve aldanır.
Bütün İlâhî isimler, azamî dereceleriyle, ilk defa nur-u Muhammedî’de tecelli etmiştir. Meselâ, onda Muhyi isminin tecellisi vardır ve o nur hayat sahibidir. Sonraki safhalarda yaratılacak olan bütün hayatlar, ilk defa onda tecelli eden bu ismin ayrı tezahürleridir.
Muhafaza etmek, hıfzetmek İlâhî bir fiildir. Nur-u Muhammedî’de Hafîz ismi tecelli etmiş ve bu tecelli daha sonra yaratılacak “levh-i mahfuza”, “çekirdeklere”, “yumurtalara”, “nutfelere” ve nihayet “hafızalara” bir çekirdek olmuştur.
Buna göre, nur-u Muhammedî, bütün mahiyetlerin müşterek ismidir ve eşyanın yaratılmasıyla bu mahiyetler ilim dairesinden kudret dairesine geçmişlerdir.
Nur-u Muhammedî’den âlem safha safha yaratılmıştır. Bu nurdan, bir “madde-i aciniye” yaratılmış ve bu öz macun, bu şifre mahlûk göklerin ve yerküremizin yaratılmasında esas olmuştur.
“Allah’ın ilk yarattığı şey, benim nurumdur” hadis-i şerifinin devamında âlemin yaratılış safhaları sırayla, kalem, levh-i mahfuz, arş, hamele-i arş olan melekler, kürsi, diğer melekler, gökler, yerler... şeklinde ifade edilir. Belki de, göklerin ve yerlerin yaratılmasından önceki safhalarda, yaratılış doğrudan doğruya nur-u Muhammedî’den gerçekleştirilmiş, bu safhada ise nur-u Muhammedî’den bir öz madde yaratılmış ve göklerin ve yerin yaratılmasında bu çekirdek esas olmuştur.
Maddenin nurdan yaratılması garip karşılanmamalı. Nitekim madde dediğimiz şeyin, aslında, kesifleşmiş bir enerji olduğu bilinmektedir. Atomun, parçalandığında enerjiye dönüşmesi, işin temelinde kuvvet ve kudretin bulunduğunu gösterir. Bunlar ise kesif ve maddî değil, lâtif ve nuranîdirler.
Peygamber Efendimizin (asm.) hem imanı, hem ibadeti hem de güzel ahlakı Allah’ın isim ve sıfatlarına en büyük ayna en mükemmel bir mazhar olduğu için, Allah ona "Habibim" deyip bütün kâinatı yaratmasını ona bağlamıştır. Bu açıdan Peygamber Efendimiz (asm,) hilkat ağacının hem yaratılış sebebi hem de en mükemmel ve eşsiz meyvesidir.
Bunun böyle olduğuna bütün ehl-i iman ittifak etmiştir.
İlave bilgi için tıklayınız:
- HAKİKAT-I MUHAMMEDİYE NEDİR?
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü