"O zat nasıl şu kâinatın çekirdeğidir? Dersiniz: Kâinat onun nurundan halk olunmuş…" Bu ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Bir hadis-i şerifte, “Allah’ın ilk yarattığı şey benim nurumdur.” (bk. Aclunî, 1/265-266; Kastalanî, Mevahibü'l-Ledünniye:1/7.) buyuruluyor.
Bilindiği gibi canlıların bütün karakterleri genetik şifrelerinde yazılıdır. Bu yazı, kader kalemiyle işlenmiş bir ilahi programdır. Bir tohumdaki şifrede ne ağacın şeklini, ne gövdesinin sertliğini, ne yaprağının yeşilliğini ne de meyvesinin tadını bulabilirsiniz. Bu noktayı dikkate almadan, bütün mahlukatın nur-u Muhammedî (asm)'den yaratılışını düşünen adam, yıldızlarla, ormanlarla, denizlerle bu nur arasında bir benzerlik kurmaya kalkışır ve aldanır.
Bütün ilahi isimler, azami dereceleriyle, ilk defa nur-u Muhammedî (asm)'de tecelli etmişler. Mesela, onda Muhyi isminin tecellisi vardır ve o nur hayat sahibidir. Sonraki safhalarda yaratılacak olan bütün hayatlar, ilk defa onda tecelli eden bu ismin ayrı tezahürleridir.
Bir başka misâl: Muhafaza etmek, hıfzetmek bir ilahi fiildir. Nur-u Muhammedî (asm)'de Hâfiz ismi de tecelli etmiştir ve bu tecelli daha sonra yaratılacak “levh-i mahfuza”, “çekirdeklere”, “yumurtalara”, “nutfelere” ve nihayet “hafızalara” bir çekirdek gibi olmuştur.
Üstadımızın şu ifadeleri bu noktada büyük önem arz eder:
"Mukteza-yı hikmet, şu şecere-i hilkatin de bir çekirdekten yapılmasıdır. Hem öyle bir çekirdek ki; âlem-i cismaniden başka, sair âlemlerin nümûnesini ve esasatını câmi’ olsun." (Sözler, Otuz Birinci Söz, Üçüncü Esas.)
Muhyiddin Arabî Hazretlerine göre, ebede kadar yaratılacak bütün varlıkların mahiyetleri (kendi ifadesiyle ayan-ı sabiteleri), tabiri caizse nurani bir çekirdek halinde, Allah’ın ilminde mevcuttu. Bütün mahiyetleri icmalen taşıyan bu ilk taayyün mertebesini Muhyiddin Arabî Hazretleri, “hakikat-ı Muhammediye”, “âlem-i vahdet”, “vücud-u icmâli”, “nur-u Muhammedî” (asm) gibi isimlerle dile getiriyor.
Buna göre, nur-u Muhammedî (asm), bütün mahiyetlerin ortak ismidir ve eşyanın yaratılmasıyla bu mahiyetler, ilim dairesinden kudret dairesine geçmişlerdir.
Üstad Hazretleri, “Muhakkak, semavat ve arz bitişik idiler, biz onları ayırdık.” (Enbiyâ, 21/30) mealindeki ayet-i kerimenin değişik tefsirlerini nazara sunduktan sonra şu manaya da dikkat çeker:
"Mezkûr ayetin tabaka-i avama ait safhasının arkasında şöyle bir safha da vardır ki: Nur-u Muhammediye’den (a.s.m.) yaratılan madde-i aciniyeden, seyyarat ile şemsin o nurun macun ve hamurundan infisal ettirilmesine işarettir." (Mesnevî-i Nuriye, Habbe.)
Bu ifadelerden anlaşıldığı gibi, nur-u Muhammedî (asm)'den âlem safha safha yaratılmıştır. Bu nurdan, bir “madde-i aciniye” yaratılmış ve bu öz macun, bu şifre mahluk göklerin ve yerküremizin yaratılmasında esas olmuştur.
“Allah’ın ilk yarattığı şey, benim nurumdur.” hadis-i şerifinin devamında âlemin yaratılış safhaları sırayla kalem, levh, arş, hamele-i arş olan melekler, kürsi, diğer melekler, gökler, yerler... şeklinde ifade edilir. Belki de göklerin ve yerlerin yaratılmasından önceki safhalarda, yaratılış doğrudan doğruya nur-u Muhammedî (asm)'den gerçekleştirilmiş, bu safhada ise nur-u Muhammedî (asm)'den bir öz madde yaratılmış ve göklerin ve yerin yaratılmasında bu çekirdek esas olmuştur.
Maddenin nurdan yaratılması garip karşılanmamalı. Nitekim madde dediğimiz şeyin, aslında, kesifleşmiş bir enerji olduğu bilinmektedir. Atomun, parçalandığında enerjiye dönüşmesi, işin temelinde kuvvet ve kudretin bulunduğunu gösterir. Bunlar ise kesif ve maddi değil, latif ve nuranidirler.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Şüphesiz çekirdek birliği temsil eder tohumu ve onun içinde ki programı yaratan kimse ağacıda yaratan odur, nur-u muhammedi de bütün varlık aleminin çekirdeği hükmündedir, her şey ondan yaratılmıştır. Bu durumda nur-u muhammedi yi kim yarattıysa, her şeyi var eden de odur diye Allahın birliğine işaret ederiz... yanlışım varsa ve hata yaptıysam lütfen düzeltin.