"Hastalık bazılara ehemmiyetli bir definedir, gayet kıymettar bir hediye-i İlâhiyedir. Her hasta, kendi hastalığını o neviden tasavvur edebilir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Hastalığa karşı sabretmek birinci basamaktır ve kuvvetli bir iman gerektirir. Lakin hastalığı bir iltifat, bir hediye ve bir define olarak görebilmek, daha kuvvetli bir imanı iktiza eder. Yani hastalığa sabretmek hastalığı hediye olarak görmekten daha aşağı bir derecedir. “Bazılara ehemmiyetli bir definedir” cümlesindeki “bazı” ifadesi de bu inceliğe işaret ediyor.
Allah’ın salih kulları musibetleri, hastalıkları, birer iltifat ve hediye olarak görürlerken, avam müminler sabredilmesi gereken bir musibet olarak görüyorlar. Her ikisi de makbuldür, lakin hediye görmek daha faziletli bir makamdır.
Define, insanı zengin eder. İnsan hastalıkta da acizliğini ve zayıflığını hissedip kudreti sonsuz ve zenginliği nihayetsiz olan Allah’a yönelir sonsuz bir kuvvete ve zenginliğe kavuşur. Yani Allah’ın rahmetini arkasında zahir bir kuvvet ve zenginlik olarak bulur.
Zira hastalık hem günahları sabun gibi yıkar, hem menfi ibadet olduğu için bazıları için bir günlük hastalık, bir sene ibadet hükmüne geçebilir. Üstadımız bu hakikate şöyle ışık tutmaktadır:
"Evet, ibadet iki kısımdır: bir kısmı müsbet, diğeri menfi. Müsbet kısmı malûmdur. Menfi kısmı ise, hastalıklar ve musibetlerle, musibetzede zaafını ve aczini hissedip, Rabb-i Rahîmine ilticâkârâne teveccüh edip, Onu düşünüp, Ona yalvarıp hâlis bir ubudiyet yapar. Bu ubudiyete riyâ giremez, hâlistir. Eğer sabretse, musibetin mükâfâtını düşünse, şükretse, o vakit herbir saati bir gün ibadet hükmüne geçer. Kısacık ömrü uzun bir ömür olur. Hattâ bir kısmı var ki, bir dakikası bir gün ibadet hükmüne geçer."(1)
(1) bk. Lem'alar, İkinci Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü