"Hayat, kesrette bir çeşit tecelli-i vahdettir. Onun için ittihada sevk eder. Hayat, bir şeyi her şeye malik eder." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Vahdet birlik demektir. Bir insandaki birçok organın, bir araya gelmesi, bir vahdet meydana getirmeleri demektir. İnsanda yaklaşık, yüz trilyon hücre var; bu kesrettir, çokluktur; bu çokluğun bir araya getirilerek bir tek beden inşa edilmesi ise vahdettir.

Nevi vahdet ise, bir türü meydana getiren bütün fertlerin aynı isimle anılmalarıdır. "İnsan nevi" denildiğinde bütün insanlar anlaşılır. Bir tek insana da insan denilir, bir milyar insana da yüz milyar insana da. Milyarlarca insan bu türün isminde vahdete ermiş gibidirler.

Allah, sonsuz kudretiyle bir organ da yaratır, yüzlerce organdan meydana gelen bir beden de. Her ikisini de aynı kolaylıkla yaratır. Zira, onun kudretinde tecezzi ve inkısam yoktur. Bir organa az, bütün bedene çok kudret sarf ediyor değildir. Aynı hakikat, nevin vahdeti için de geçerlidir. Allah aynı sonsuz kudretiyle bir tek insanı da yaratır, bütün insanları da. Bir insanı yaratırken az, bütün insanları yaratırken çok kudret sarf ediyor değildir. Kudrette bölünme olmaz, bir tek insan da bütün insanlar da aynı sonsuz kudretle yaratılırlar.

Hayat öyle bir iksir, öyle bir kuvvettir ki, tabiatı ve mahiyeti başka başka olan madde ve elementleri bir bedende toplayıp, mükemmel bir ahenk ve tertip vaziyeti veriyor. Hâlbuki canlı öldüğü, yani hayat gittiği zaman o madde ve elementler hemen dağılıp gidiyorlar. Demek onları birleştiren ve birlik altına alan hayattır. Hayat bu maddelere bir vahdet ve birlik veriyor.

Yine iki zıt unsuru bir bedende cem eden hayattır. Canlının bedeninde ateş ve su, kesif ve latif maddeler beraber bulunur. Halbuki bunlar tabiat olarak birbirine mugayir ve mübayin şeylerdir. İşte hayat sayesinde birbirine zıt olan maddeler, arıza ve sıkıntı çıkarmadan beraber bulunur ve uyum içinde hizmet ederler. Kesret tabakasında vahdet bu manayadır.

Bir insanın maddesi ve bedeni kâinatın küçültülmüş bir numunesidir. O bedeni ayakta tutan ve devam ettiren de hayattır. Aynı şekilde kâinat da büyük bir canlının bedeni gibidir, zıtların beraber uyum içinde hareket etmesi hayat sayesinde oluyor. Yani kâinat büyük bir insan gibidir, maddesi bedenidir, bedeni ayakta tutan ve vahdet veren ise umumi ve azametli hayatıdır.

Hayat, birbirinden farklı ve birbirine zıt olan şeyleri bir arada tutan bir birlik bağıdır. Bu bağ kopsa yani hayat gitse, imamenin kopması ile tesbih tanelerinin dağılması misillü her şey dağılır ve helak olur. Ölüm de öyle değil mi? Hayat gidince, ceset dağılıyor.

Hayat, bütün kâinat fabrikasının çarklarının işlemesinden hasıl olan bir hülasa, en âlâ bir mamül ve en harika bir sanattır. Bir arının veya pirenin hayata mazhar olup vücut bulabilmesi, sadece Güneş sisteminin değil, bütün kâinatın bir fabrika gibi işlemesi ve bir saat gibi tıkır tıkır işlemesi lazımdır. Zira hayat, kâinat fabrikasının çarklarının dönmesi ile hasıl olan bir neticedir. Mesela hava, su, ateş, toprak bütün kâinatı istila etmiş, hayatın teşekkülünde en temel unsurlardır. Bunlardan biri olmazsa hayat vücut bulamaz. Bir yıldız zerre kadar mihverinden çıksa bütün kâinat bir anda yerle bir olur; domino taşlarının birbirini yıkarak gelmesi gibi. Demek çok uzakta hayattan alakasız gibi duran bir yıldızın da hayata bir tesiri ve müdahalesi bulunuyor.

Hayat öyle bir iksirli macundur ki, girdiği yeri bütün kâinat ile alakadar ve muhatap yapıyor. Gözle görülemeyecek kadar küçücük bir pirenin midesinin tanzim edilmesi için bütün âlemlerin tanzim edilmesi, nizam ve intizamla hareket etmesi lazım. Dolayısı ile o pirenin midesinin tanzimi ile güneş sistemindeki nizam arasında sıkı bir münasebet vardır. Mesela pirenin hayatının işlemesi ve devam edebilmesi için güneş sisteminin eksiksiz ve noksansız hareket edip işlemesi ile mümkündür. Güneş olmasa hayat olmaz, hayat olmaz ise pire olmaz. Demek pirenin midesindeki intizam ile güneş sistemindeki intizam, hayatiyet derecesinde birbiri ile irtibatlıdır. Öyle ise pirenin midesini kim tanzim etmiş ise, aynı şekilde bütün kâinatı ve Güneş sistemini de o tanzim etmiştir.

Bu da gösteriyor ki Hayat, bütün kâinattan süzülüp gelen bir damla, meyve ve neticedir. Küçük bir arı hayat sayesinde bütün kâinatla alakadar olup bütün sebeplerin bir muhassalası ve neticesi oluyor. Yani arı basit bir cüz’ iken, hayat ile bütün kâinatla alakadar küllî hükmüne geçiyor. Arı hayat sayesinde bütün o küllî unsurlara efendi oluyor, o azametli şeyler arıya hayat sayesinde hizmet ediyorlar. Güneş dünyadan milyonlarca kat büyük iken beş on gramlık arıya hayat sayesinde lamba ve soba oluyor vs...

Tabiî burada hayatı ve hayata hizmet eden çarkı yaratan Allah’tır. Hayat, Allah’ın bir kudret mucizesi, taklit edilmesi mümkün olmayan bir mührüdür. Bu yüzden en basit maddelerde bile kesretle hayat yaratılıyor. Allah, her sanatının üstüne mührünü basmış, turrasını koymuş ki, beşer hayatı tabiata ve sebeplere vermesin. Ama ne yazık ki maddeci ve inkârcı insanlar Güneş gibi aşikâr olan bu mührü göremiyorlar.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.024
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

karolin
Hayat vasıtasıyla zıt maddelerin birarada bulunmasını söylemişsiniz ama insan vücudunda su olmakla beraber ateş neresinde var? Yada hangi zıt şeyler varki.Biraz daha somutlaştırabilir misiniz?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
İnsanın bedeninde, ruh ve beden, hararet ve su, kemik ile yağ, madde ile mana beyin ile akıl hep taban bir birine zıttır.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...